Sakarya Caddesi üzerindeki tarihi Meydan Kapı Camisi, Ramazan-ı Şerif ayının başlamasıyla farklı bir görünüme kavuştu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu yılki Ramazan ayı temasını içeren ve caminin din görevlileri tarafından hazırlatılan dev afişler, tarihi ibadethanenin duvarlarını süsledi. “Hiç kimse kimsesiz kalmasın, bu Ramazan ve her zaman" yazılı afişler, Sinopluların da büyük ilgisiyle karşılaştı.
Konuyla ilgili Cami Meydankapı Camisi İmam Hatibi Engin Teke, sorularımızı yanıtladı. Teke, uygulamanın amacını muhabirimiz Ali Fuat Özşahin'e anlattı.
Ali Fuat Özşahin: Hocam bu konu nasıl gündeme geldi ve bu şekilde camilere bu afişlerin asılması fikri nereden doğdu?
Engin Teke: Aslında Bu konu diyanet işleri başkanlığımızın bu yılki Ramazan ayı teması olarak işleniyor. Bizler bunu biraz daha ön plana çıkartarak küçük broşür olmaktan daha az kitleye ulaşmaktan daha büyük afişler haline getirip konum olarak da camimizin Sakarya caddesi gibi bir işlek cadde olmasından dolayı bu broşürleri daha görünür ve daha hissedilir hale gelmesine çalıştık. Bundaki amacımız, bu duyarlılığın sadece camiye gelenlerle sınırlı kalmayıp, bütün topluma ulaşmasını sağlamaktır. Bu kapsamda Peygamberimizin şu hadisinden ilham aldık. “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı (bir mümin) acı çektiği zaman, bedenin diğer (organları/müminler) de uykusuz kalıp acı çekerler.” Ramazan bizlere yine paylaşma, kardeş olma, birlik olma, arınma ve bağışlanma mesajları getirdi. Bu mesajlar satırlardan gönüllere siloganlardan hayat tarzına dönüşürse İslam dini herkezi razı edecek bir dindir. Herkezin kesin acısını sıkıntısını giderecek ibadet tarzı uygulamaları vardır razaman ayında fitre zekat kurbanda kurban kesimi et dağıtımı kimsesizlere yardımı ve dayanışmayı islamın ibadet kabul ettiğini görmekteyiz. Ramazan, insanlara birbirlerini sevmeyi, kardeşliği ve hürriyeti öğreten bir mekteptir. Ramazan, bir medeniyettir, bir dünya görüşüdür. Ramazan, sadece ağzımıza ve nefsimize gem vurulan günler değildir. Ramazan yoksulların, düşkünlerin, muhtaçların, kimsesizlerin, yetim ve öksüzlerin, yaşlıların hatırlandığı ve korunduğu bir aydır. Ramazan, sıcacık yuvasından ayrılmak zorunda kalan kardeşlerimizin derdiyle hemhal olma vaktidir. Bereketli sahurlarıyla, duygu yüklü iftarlarıyla, gönüllere şifa Kur’anlarıyla tam bir kazanç iklimidir Yüce dinimiz İslam, birlikte hareket etmeyi, paylaşmayı, dayanışmayı ve hayatı birbirimize kolaylaştırmayı emreder. Bencilliği, diğerini yok saymayı, çevreye karşı duyarsızlığı yasaklar. Peygamberimiz (s.a.s), hiç kimsenin kendisini yalnız, kimsesiz, çaresiz hissetmesine, ümitsizlik ve karamsarlığa düşmesine kayıtsız kalmamıştır.
Allah Resulü, “Kişi kendisi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe tam anlamıyla iman etmiş olamaz.”3 sözleriyle müminlerde bulunması gereken merhamet, muhabbet, şefkat gibi güzel hasletlere vurgu yapmış ve hayatı boyunca da bunları tatbik ederek kimsesizlerin kimsesi olmuştur.
Ali Fuat Özşahin: Müslümanların bireysel ve toplumsal hayatında, sürekli sıkıntılar yaşıyor olmasını nasıl değerlendiriz.. ?
Engin Teke: İslamın huzur ve barış ikliminden giderek uzaklaşan günümüz insanının yitirmeye yüz tuttuğu nice değerler var. İşte bu değerlerden biri de yüce dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu toplumsal duyarlılık, başka bir ifadeyle yardımlaşma ve diğerkâmlıktır. Ancak ne acıdır ki modern yalnızlık, modern zamanların ciddi bir hastalığı olmaya başladı. Her türlü hazzın ve hızın arasında sıkışmış, her türlü imkâna, lükse sahip olan ancak kalabalıklar arasında yalnızlaşan nice insanlarımız vardır. Komşularınca tanınmayanlar, bilinmeyenler çoğaldı. Evinin içinde ailenin şefkat ve muhabbet damarlarını televizyon, bilgisayar, internet ve telefonla koparanlar vardır. Kentlerin büyük meydanlarında ve caddelerinde elini kolunu sallayan nice hür görünen mahkumlar vardır. Huzur evlerinde huzura hasret, evladına torunlarına hasret nice büyüklerimiz vardır. Oysa içinde yaşlısı olan bir ev asıl huzur evi değil midir? Sevgi evlerinde sevgiye, şefkate, ilgiye bir tebessüme muhtaç nice yavrularımız vardır. Anne-baba şefkatinden, sıcacık bir yuvadan mahrum sokak çocuklarımız vardır. Oysa, yetime, öksüze, kimsesize sahip çıkmak Efendimize cennette komşu olabilmenin anahtarı değil midir? Çadır kentlerde bir Ramazanı daha karşılayacak kardeşlerimiz var. Oysa kanayan bir yarayı sarmak mümin olmanın gereği değil midir?
Ali Fuat Özşahin: Hocam sizce insanlara ne verilmeli ?
Engin Teke: İnsanın yalnızca zor durumlarda değil, hayatın her anında ilgi ve desteğe, uzatılacak bir ele, gönül alıcı bir söze, içten bir tebessüme ihtiyacı vardır. Unutulmamalıdır ki yoksulluk sadece varlığın yok olması demek değildir. Yoksulluk aynı zamanda içimizdeki merhamet şefkat gibi insani değerlerin yok olmasıdır.
Ali Fuat Özşahin: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Engin Teke: Diyanet İşleri Başkanlığımız, bu yılki Ramazan ayının temasını “Hiç kimse kimsesiz kalmasın, bu Ramazan ve her zaman” olarak belirlemiştir. Diğerkâmlık, fedakârlık, paylaşma, yardımlaşma, birlik ve beraberlik duygularının yoğun bir şekilde hissedildiği Ramazan ayı, bu açıdan hepimiz için iyi bir fırsattır, bir imkandır. Bu kutlu ayda, gönül dünyamızı bütün kardeşlerimize açarak, huzur ve mutluluğa vesile olmak büyük bir kazanım ve bahtiyarlık olacaktır. Hepimiz Ramazanın rahmet ikliminde kardeşliği soluklamalıyız. “Ben” merkezli düşüncelerden arınarak “Biz” merkezli düşüncelerle kimsesizlerin kimsesi olmalıyız. Unutmayalım ki, kendisi için istediğini kardeşi için de istemek kendisi için istemediğini onun için de istememek müminin vazgeçilmez ahlaki bir değeridir. Oruç insanların açların halinden anlamasını bir ibadet saymıştır açların halinden anlıyor olmamız açlara bir yardım eli uzatmadığımız sürece bize dönen bir faydasının olmayacağını düşünmekteyim ki; Peygamberimizin bir hadisi şerifi var. "Nice Oruç tutanlar vardır ki oruçlarından kendilerine sadece açlık ve susuzlukları kalır". Bu duruma düşmeden hayırlı oruçlar ve Ramazanlar geçirmeyi ülkemize ve bütün insanlığa rabbimizden temenni ederim..
Ali Fuat Özşahin: Hocam çok Teşekkür ederiz.
Engin Teke: Bizde Teşekkür ederiz..
Ali Fuat Özşahin: Müslümanların bireysel ve toplumsal hayatında, sürekli sıkıntılar yaşıyor olmasını nasıl değerlendiriz.. ?
Engin Teke: İslamın huzur ve barış ikliminden giderek uzaklaşan günümüz insanının yitirmeye yüz tuttuğu nice değerler var. İşte bu değerlerden biri de yüce dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu toplumsal duyarlılık, başka bir ifadeyle yardımlaşma ve diğerkâmlıktır. Ancak ne acıdır ki modern yalnızlık, modern zamanların ciddi bir hastalığı olmaya başladı. Her türlü hazzın ve hızın arasında sıkışmış, her türlü imkâna, lükse sahip olan ancak kalabalıklar arasında yalnızlaşan nice insanlarımız vardır. Komşularınca tanınmayanlar, bilinmeyenler çoğaldı. Evinin içinde ailenin şefkat ve muhabbet damarlarını televizyon, bilgisayar, internet ve telefonla koparanlar vardır. Kentlerin büyük meydanlarında ve caddelerinde elini kolunu sallayan nice hür görünen mahkumlar vardır. Huzur evlerinde huzura hasret, evladına torunlarına hasret nice büyüklerimiz vardır. Oysa içinde yaşlısı olan bir ev asıl huzur evi değil midir? Sevgi evlerinde sevgiye, şefkate, ilgiye bir tebessüme muhtaç nice yavrularımız vardır. Anne-baba şefkatinden, sıcacık bir yuvadan mahrum sokak çocuklarımız vardır. Oysa, yetime, öksüze, kimsesize sahip çıkmak Efendimize cennette komşu olabilmenin anahtarı değil midir? Çadır kentlerde bir Ramazanı daha karşılayacak kardeşlerimiz var. Oysa kanayan bir yarayı sarmak mümin olmanın gereği değil midir?
Ali Fuat Özşahin: Hocam sizce insanlara ne verilmeli ?
Engin Teke: İnsanın yalnızca zor durumlarda değil, hayatın her anında ilgi ve desteğe, uzatılacak bir ele, gönül alıcı bir söze, içten bir tebessüme ihtiyacı vardır. Unutulmamalıdır ki yoksulluk sadece varlığın yok olması demek değildir. Yoksulluk aynı zamanda içimizdeki merhamet şefkat gibi insani değerlerin yok olmasıdır.
Ali Fuat Özşahin: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Engin Teke: Diyanet İşleri Başkanlığımız, bu yılki Ramazan ayının temasını “Hiç kimse kimsesiz kalmasın, bu Ramazan ve her zaman” olarak belirlemiştir. Diğerkâmlık, fedakârlık, paylaşma, yardımlaşma, birlik ve beraberlik duygularının yoğun bir şekilde hissedildiği Ramazan ayı, bu açıdan hepimiz için iyi bir fırsattır, bir imkandır. Bu kutlu ayda, gönül dünyamızı bütün kardeşlerimize açarak, huzur ve mutluluğa vesile olmak büyük bir kazanım ve bahtiyarlık olacaktır. Hepimiz Ramazanın rahmet ikliminde kardeşliği soluklamalıyız. “Ben” merkezli düşüncelerden arınarak “Biz” merkezli düşüncelerle kimsesizlerin kimsesi olmalıyız. Unutmayalım ki, kendisi için istediğini kardeşi için de istemek kendisi için istemediğini onun için de istememek müminin vazgeçilmez ahlaki bir değeridir. Oruç insanların açların halinden anlamasını bir ibadet saymıştır açların halinden anlıyor olmamız açlara bir yardım eli uzatmadığımız sürece bize dönen bir faydasının olmayacağını düşünmekteyim ki; Peygamberimizin bir hadisi şerifi var. "Nice Oruç tutanlar vardır ki oruçlarından kendilerine sadece açlık ve susuzlukları kalır". Bu duruma düşmeden hayırlı oruçlar ve Ramazanlar geçirmeyi ülkemize ve bütün insanlığa rabbimizden temenni ederim..
Ali Fuat Özşahin: Hocam çok Teşekkür ederiz.
Engin Teke: Bizde Teşekkür ederiz..