1.Hem Sinop Üniversitesini hem de öğrenci potansiyelimizi nasıl buldunuz?
Genel olarak ifade etmek gerekirse Sinop Üniversitesine dair son derece olumlu izlenimler edindim. Hem lisans öğrencileriyle hem de lisasüstü öğrenciler ile bir araya geldik. Erasmus Değişim Programı kapsamında Sinop Üniversitesinden Polonya’ya gidecek olan öğrencilerle de tanıştım. Hatta gidecek olan öğrencilerden biri benim yaşadığım şehre geleceğini belirtti. Üniversitem ile Sinop Üniversitesi arasında ilk kez bir akış gerçekleştirilerek ben ders vermek üzere Sinop’a geldim.
Ayrıca binalarınızın hepsi çok yeni, dolayısıyla herşey son derece organize halde. Özellikle Su Ürünleri Fakültesini detaylı bir şekilde gezme fırsatım oldu. Laboratuvarlarda ve balık ünitelerinde incelemelerde bulundum. Özellikle, Seydi Ali Reis Araştırma Gemisinden son derece etkilendim. İç donanımı son derece iyi ve Üniversitenin gelişimi açısından ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Özellikle de yabancı ülkelerle yürütülecek ortak çalışmalarda ciddi bir kolaylık sağlayacaktır. Sadece biyolojik çalışmalar için değil, aynı zamanda sismik donanımın bulunması dolayısıyla jeolojik ve coğrafi araştırmalarda da olumlu bir etkisi olacaktır. Yani, uluslararası projeler bulma ve bu projelere katılma anlamında önemli bir potansiyel sağlayacaktır.
2.Polonya Üniversitesi ile Sinop Üniversitesi arasında bir karşılaştırma yaptığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkar?
Yaşadığım şehirde 4 Üniversite bulunuyor ve en büyüklerinden biri de benim görev yaptığım Üniversite. Kendi Üniversiteme de yeteri kadar hakim olmadığım için bir karşılaştırma yapmam mümkün değil, ama genel olarak lokasyon olarak çok benzer, bizim Üniversitemiz de deniz kenarında. Benim çalıştığım Üniversitenin 30 yıllık bir mazisi var, fakat diğer Üniversitelerin kuruluşu yaklaşık 60 yıl öncesine dayanıyor. Bunlar Stalin zamanında, işgal sırasında kurulmuş Üniversiteler. Bulundukları coğrafya batıya doğru uzatıldı. O bölgede daha önce Almanlar bulunurken sonrasında Polonyalılar oraya yerleşmiş. Hatta o dönemde deniz de Almanlara aitken şimdi bize ait. Şu an bulunduğumuz bölge Polonya Pomerenyası ve Alman Pomerenyası olarak ayrılmıştı. Dolayısıyla da eğitim yapımızda Alman ekolünün etkileri hissedilir.
Genel olarak ifade etmek gerekirse Sinop Üniversitesine dair son derece olumlu izlenimler edindim. Hem lisans öğrencileriyle hem de lisasüstü öğrenciler ile bir araya geldik. Erasmus Değişim Programı kapsamında Sinop Üniversitesinden Polonya’ya gidecek olan öğrencilerle de tanıştım. Hatta gidecek olan öğrencilerden biri benim yaşadığım şehre geleceğini belirtti. Üniversitem ile Sinop Üniversitesi arasında ilk kez bir akış gerçekleştirilerek ben ders vermek üzere Sinop’a geldim.
Ayrıca binalarınızın hepsi çok yeni, dolayısıyla herşey son derece organize halde. Özellikle Su Ürünleri Fakültesini detaylı bir şekilde gezme fırsatım oldu. Laboratuvarlarda ve balık ünitelerinde incelemelerde bulundum. Özellikle, Seydi Ali Reis Araştırma Gemisinden son derece etkilendim. İç donanımı son derece iyi ve Üniversitenin gelişimi açısından ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Özellikle de yabancı ülkelerle yürütülecek ortak çalışmalarda ciddi bir kolaylık sağlayacaktır. Sadece biyolojik çalışmalar için değil, aynı zamanda sismik donanımın bulunması dolayısıyla jeolojik ve coğrafi araştırmalarda da olumlu bir etkisi olacaktır. Yani, uluslararası projeler bulma ve bu projelere katılma anlamında önemli bir potansiyel sağlayacaktır.
2.Polonya Üniversitesi ile Sinop Üniversitesi arasında bir karşılaştırma yaptığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkar?
Yaşadığım şehirde 4 Üniversite bulunuyor ve en büyüklerinden biri de benim görev yaptığım Üniversite. Kendi Üniversiteme de yeteri kadar hakim olmadığım için bir karşılaştırma yapmam mümkün değil, ama genel olarak lokasyon olarak çok benzer, bizim Üniversitemiz de deniz kenarında. Benim çalıştığım Üniversitenin 30 yıllık bir mazisi var, fakat diğer Üniversitelerin kuruluşu yaklaşık 60 yıl öncesine dayanıyor. Bunlar Stalin zamanında, işgal sırasında kurulmuş Üniversiteler. Bulundukları coğrafya batıya doğru uzatıldı. O bölgede daha önce Almanlar bulunurken sonrasında Polonyalılar oraya yerleşmiş. Hatta o dönemde deniz de Almanlara aitken şimdi bize ait. Şu an bulunduğumuz bölge Polonya Pomerenyası ve Alman Pomerenyası olarak ayrılmıştı. Dolayısıyla da eğitim yapımızda Alman ekolünün etkileri hissedilir.
3.Size göre, Erasmus Değişim Programının öğrenciler için eksileri ve artıları nelerdir? Program dolayısıyla yaşadıklarınıza göre programı nasıl değerlendirirsiniz?
Erasmus programı yeni, ama bizlerin Avrupa projelerinden belli bir tecrübemiz var. Diğer Avrupa projeleri dolayısıyla başka ülkelerle bağlantımız olmuştu. Şu an Erasmus ile ilgili diğer ülkelerle bağlantılar sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle Türkiye ile Erasmus konusunda ilişkilerimiz son derece başarılı. Hem öğrenci hem de öğretim üyesi değişiminin eğitim sürecine ciddi katkıları oluyor. Gidilen Üniversitede giden kişi edindiği tecrübeleri aktarabiliyor. Ben de Üniversitenizde ders verdim, hem benim öğrencilerinize bir katkım oldu hem de ben burada farklı uygulamalara tanıklık etmiş oldum. Programı son derece gerekli ve verimli buluyorum.
4.Su ürünleri alanında Polonya’da akademik anlamda sıkıntılar var mı? Mezunlar için istihdam kapasitesi yeterli mi?
Polonya’da tatlı su balıkçılığı daha çok yaygın, deniz balıkçılığı daha sonra gelişim kazandı. Avlanma sınırları oluşturulmadan önce ağ filoları çok büyüktü ve dünyanın her tarafına gidiliyordu, ama tüm ülkeler kendi sınırlarını oluşturunca alan daraldı. Daha evvel çok büyük bir filo vardı ve herkes çalışma imkanı buluyordu, ama ülkeler sınırlarını çizince o filo son derece daraldı. Baltık Denizi çok küçük bir deniz ve dolayısıyla avcılık çok sınırlı. Durum böyle olunca da mezunların burada iş bulma şansı ortadan kalkıyor. Avcılık boyutunun sıfıra inmesi çok ciddi bir sorun. Şu an pozisyon var kişi yok ya da pozisyona gerek yok gibi bir durum ortaya çıktı.
5.Programın parçası olan bir akademisyen olarak hala Erasmus Değişim Programından faydalanmamış olan ve kafasında soru işaretleri bulunan Sinop Üniversitesi öğrencilerine bir mesajınız olur mu?
Bizim öğrencilerimizin de halen belli tereddütleri var, ama son dönemde yurt dışına giden öğrenci sayısı arttı. Verilen hibeler öğrenciler için yetersiz olabiliyor, dolayısıyla hibelerin oranı artırılabilirse bu öğrenciler için programı cazip hale getirebilir. Bunun dışında program öğrencilere birebir tüm yönleriyle anlatılabilirse öğrencilerin ilgileri daha da artacaktır. Programa dahil olmuş öğrenciler, Üniversitelerine döndüklerinde deneyimlerini paylaşacakları sunumlar yapabilirler.