Sinop sanki asırların verdiği yorgulukla bitkin, bıkkın, ilgisiz, bakımsız kalmış, biçare tükenmişlik duygusu veriyor adeta. lakin herşeye rağmen direniyor; denizini kirleten atıklara, çehresini kaplayan çöp, toz, duman, çamur, ve tüm olumsuzluklara rağmen, umutla sabırla direniyor; sanki bir gün onu sahiplenecek, sarıp sarmalayacak, tüm olumsuzluklarını tüm hastalıklarını ve makus talihini değiştirecek sahibini bekler gibi direniyor. oysa eşsiz bir doğal güzelliğe sahip. ormanı, denizi, koyları, yeşili. mavisi, gölleri, sahili, ağaç dallarının denizle, yeşilin maviyle, kucaklaştığı bir coğrafya. kendi haline bırakılsa saf ve tertemiz kalacak bir güzellik abidesi sinop. lakin böyle bir güzellik nasıl sahipsiz bırakılabilir? çok anlamsız geliyor. farkındamısınız bilmiyorum; herşey karmakarışık, şehir sanki kocaman bir ''çöplük'' görüntüsü veriyor; ne yürünecek bir yolu kaldırımı, nede temiz bir cadde sokağı var. her yer mezbelelik. sanki görünmeyen eller tüm güzelliğini yok etmek için üzerinde geziniyor. tersanesi, yolları, harabeye dönmüş, savaştan çıkmış gibi bir hal içerisinde. gerçekten bir şehir. hele hele doğa harikası yalancı cennet gibi bir şehir, bu kadarmı sahipsiz olabilir?...şehirler arası karayolundan sinop merkeze kadar sorunsuzca geliyorsunuz. delinmiş dağlar tüneller açılmış olabildiğince kısalmış yollar. lakin merkeze geldiğinizde herşey sona eriyor; bir anda bir trafik keşmekeşliğinin içerisinde buluyorsunuz kendinizi, oda ne yol yok, sokak aralarında yılan misali kıvrım kıvrım ağır ağır ilerliyorsunuz bina bacalarından çıkan dumanlı havayı içinize çekerek. halbuki iki deniz arasına sıkışmış, adeta denizin içerisinde yüzen ufacık bir şehir sinop; toz dahi bulunmaması, pırıl pırıl sokakları, kaldırımları, tertemiz caddeleri olması lazım, süt dök yala misali.. heyhat hayalleri bile kirleniyor insanın sahipsiz bırakılmış bu şehrin halini düşündükçe. sitemim hüznümdendir a dostlar, hani rüzgar kuvvetli estiğinde oluşan toz bulutunun her yanını sarması yağmur yağdığında ayakkabımızdan sıçrayan çamurun, elbisemize yapışıp evlerimize kadar girip kirletmesi, tertemiz yıkattığınız aracınızın ertesi sabah, bir parmak tozla veya çamurla kaplanmış olduğunu görmek, pencere camlarını daha iki gün önce temizlemiş bir ev hanımının, yüzünü buruşturarak kısa sürede kirlenmiş camlarını üzülerek seyretmesi, bu güzel kadim şehre yakışmıyor. lakin yinede direniyor sinop; tüm olumsuzluklara rağmen, makus talihini ve çehresini değiştirecek sahibini bekler misali, sabırla direniyor vesselam...