Sinop'un turizm kimliği her geçen gün kayboluyor. Ne yazık ki her geçen gün biraz daha kan kaybediyoruz. Bunlara ayrı ayrı değinmek istiyorum:
Bugünün sıcak konusu plajlarımız. Yazın gelmesiyle kıyıların kullanımı sorunları da tekrar ayyuka çıktı. Yıllardır bangır bangır bağırıyoruz ama bizi dinleyen, dinlese bile anlayan, anlasa bile bir çözüm bulan yetkili bulamadık.
En sonunda plajlardaki şezlonglar ve şemsiyelerin tamamen kaldırılması talebiyle turizmdeki rotamızı biraz daha aşağıya çevirdik.
Yorgan gitti kavga bitti…
Turizm şehri kendiliğinden olmuyor, insanların çabasıyla turizm şehri olunuyor, ya da bizdeki gibi, insanların çabasıyla sıradan bir sahil kenti olunuyor.
Anlaşılan o ki bizim şehrin insanları turizm şehri olmamayı tercih ediyor. İdarecilerimiz de bunu tercih ediyor.
Yasak koymak ve yıkmak değil, strateji oluşturmak, planlamak, ve uygulamaktır doğru olan. O zaman yapılmadan engel olmak, yasaklamadan kullandırmak, eksikleri gidermek gibi şeyleri başarabiliriz.
Yıllardır bağıra bağıra gelen sorunun çözümü için hiçbir platform oluşturmadan, çözüm aramadan en ilkel yöntemle, yani yasakçı yöntemle sorunu yok etmeye çalışmak , “bunu çözecek gücümüz yok, elimizden gelen budur” demektir.
Bir tane bile halk plajı olmayan bu şehrin insanlarının bunu talep etmek yerine, var olan plajları kapattırmaya çalışması ne yazık ki çok üzücüdür.
Tüm idarecilerimizi sağduyulu çözümler oluşturmaya çağırıyorum. Bunun için gerekli iletişim platformlarını biran önce oluşturup makul çözümleri hep birlikte bulmalıyız.
Ahmet Çobanoğlu / Sinop Kültür ve Turizm Derneği Başkanı