Sinop konumu itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, birçok kavmi bağrında barındırmış, günümüze kadar olan süreçte yapılan yeni yerleşimler geçmiş medeniyetlerin izlerini yer altına gömmüştür.
Geçtiğimiz günlerde kültür varlıklarını koruma kurulunun aldığı bir kararla, sinop'un bir kısmını sit alanı ilan etmesi, ve devamında tamamının sit alanı ilan edilebileceğini düşünen sinop halkını, haklı bir endişeye sevk etmiştir.
Alınan kararla, vatandaşın sahip olduğu mülklerinin değersizleşmesi, ve yıkılan binaların eski imar durumlarından yarı yarıya kullanım haklarının düşmesi, konunun yeniden ele alınması gerektiğini göstermiştir. Aslında sadece ilimizi ilgilendiren bir hadise değil, ülkemizin bir çok yerinde bu durumla karşılaşılabilsiniz.
Hep düşünmüşümdür binlerce yıl önce insanlar bir yerlere yerleşmiş, oralarda yaşam alanları kurmuş yaşamışlar. gerek savaşlar gerek doğal afetler neticesinde medeniyetler toprak altına gömülmüş, daha sonra yeni gelen yerleşimciler bu enkazların üzerine yeni yaşam alanları inşaa etmişler, gayet doğal çünki insan nesli çoğalarak yeni yerleşim alanlarına ihtiyaç duyuyor. Hal böyleyken benim düşüncem sit alanları oluşturmak yerine, inşaat çalışması esnasında çıkan tarihi kalıntılar, kimse mağdur edilmeden bulunduğu yerden alınarak, gerek kapalı alanda gerekse açık bir alanda kurulacak müzelerde teşhir edilmek üzere muhafazaya alınmalıdır. Binlerce yıl önce buralarda yaşanmış olması günümüzde yaşayan insanların buralarda yaşamasına kısıtlama getirilmesi bana hiç mantıklı gelmiyor. Sinop halkını rahatsız edecek uygulamaların, ilgililerinde gayretleriyle halkın lehine düzeltileceğine inanıyoruz. Aklın yolu birdir. Zorlaştırmayınız kolaylaştırınız buyrulmuştur vesselam....