Türkiye’de doğum oranlarının düşmesi yalnızca demografik bir değişim değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutları olan ciddi bir mesele hâline geldi.

Hükümet, "Aile Yılı" kapsamında yeni destek paketleri açıklamaya başladı. Ancak bu konuda kalıcı ve etkili çözümler üretilmesi gerekiyor.

Günümüzde doğum oranlarının azalmasının en büyük nedenlerinden biri de, kadınların ekonomik güvencesizlik endişesiyle çocuk sahibi olmaktan kaçınmasıdır.

Özellikle çalışmayan veya sosyal güvencesi olmayan kadınlar için doğum sonrası süreç büyük bir belirsizlik taşımaktadır.

Bu noktada, kadınların ekonomik güvenceye kavuşmasını sağlayarak doğum oranlarını artırabilecek bir öneriyi tartışmaya açmak istiyorum:

"Doğum Teşvik Sigortası" Modeli

Bu model kapsamında, herhangi bir iş kolunda çalışmayan ve SGK primi ödemeyen kadınlara, hamileliklerini hastane raporuyla belgeledikleri tarihten itibaren, çocuklarının 5 yaşını tamamladığı tarihe kadar sosyal güvence sağlanması öngörülmektedir.

Bu sayede devlet, anneye sigorta primi yatırarak hem sağlık hizmetlerinden yararlanmasını garanti altına alacak hem de ilerleyen yıllarda emeklilik sürecine katkıda bulunacaktır.

Bu Destek Modelinin Faydaları Nelerdir?

1. Doğum Oranlarında Artış: Kadınlar, doğum sonrası ekonomik kaygılarının azalmasıyla çocuk sahibi olma konusunda daha cesur davranabilir.

2. Kadınların Güvencesiz Kalmasını Önleme: Çalışmayan ve sosyal güvencesi olmayan kadınlara doğum sonrası destek sağlanarak toplumsal refah artırılabilir.

3. Sağlık ve Emeklilik Haklarının Güvence Altına Alınması: Anneler sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşamaz, ayrıca emeklilik primlerine katkı sağlanmış olur.

4. Kadınların İşgücüne Dönüşünün Kolaylaşması: Beş yıl boyunca sigorta primlerinin yatırılması, kadınların ilerleyen dönemde tekrar iş hayatına atılmasını kolaylaştırır.

5. Çocuk Gelişiminin Desteklenmesi: Annelerin ekonomik destek alması, çocukların sağlıklı bir ortamda büyümesi için büyük bir avantaj sağlar.

Kaynaklar Nasıl Sağlanabilir?

Bu projenin finansmanı için şu kaynaklar değerlendirilebilir:

- Devlet bütçesinden aile destek programları kapsamında ayrılan fonlar.

- SGK’ya yapılacak ek düzenlemeler ve teşvikler.

- Kamu-Özel sektör iş birliğiyle kadın istihdamını destekleyici fonlar.

- Vergi indirimleri ve teşviklerle özel sektör desteği.

Türkiye’nin geleceği, hem nüfus açısından hem de ekonomik anlamda, aile yapısının güçlendirilerek desteklenmesine bağlıdır.

Özetle, doğum oranlarını artırmaya yönelik politikalar yalnızca maddi teşviklerle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda kadınların sosyal güvenceye erişimini kolaylaştıran kalıcı çözümler içermelidir.

"Doğum Teşvik Sigortası" modeli, kadınların doğum sürecindeki güvencesizliğini ortadan kaldırarak hem ailelerin hem de toplumun geleceğine yapılan bir yatırım olacaktır.

Türkiye’nin güçlü ve sürdürülebilir bir nüfus yapısını koruyabilmesi için böylesine yapısal reformlara ihtiyacı vardır.

Devletin ve toplumun el ele vererek doğum oranlarını artıracak sosyal politikalar geliştirmesi, uzun vadede ülkeye ekonomik ve demografik açıdan büyük katkılar sağlayacaktır.