Herkesin bildiğini burada bir kez daha hatırlatalım: Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.
İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı'na yönelik saldırılarının temel amacı, İstanbul'u ele geçirip Osmanlı İmparatorluğu'nu savaş dışı bırakmak, Rusya'ya kara yolu ile erzak ve askeri yardım ulaştırmak ve aynı zamanda Boğazlar'ı kontrol altına alarak Almanya'ya yardım yollarını kesmekti.
Ancak saldırılar başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da ağır kayıplar vermiştir.
Sonuçları itibariyle Çanakkale Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir zafer, İtilaf Devletleri için ise büyük bir yenilgi olmuştur.
Çanakkale Savaşı, sadece I. Dünya Savaşı’nın bir cephesi değil, bin yıllık Türk tarihinin en büyük zaferlerinden biridir. Bu savaş, Osmanlı’nın son kükreyişi, imanın teknolojiye, mananın maddeye galip geldiği bir destandır.
Mehmed Niyazi Özdemir’in Çanakkale Mahşeri adlı eseri, bu destanı en gerçek hâliyle anlatan, her bir kahramanı tarihin tozlu sayfalarından çıkarıp yeniden canlandıran bir şaheserdir. Bu roman, Çanakkale’yi anlamak isteyen herkes için bir başucu kitabı niteliğindedir.
Çanakkale, metrekareye 6 bin merminin düştüğü, toprağın kanla yoğrulduğu, bir milletin evlatlarının şehadet şerbetini içtiği yerdir.
Bu savaş, yenilmez sanılan düşmanların iman ve azim karşısında nasıl dize getirildiğinin en büyük örneğidir. 250 bin şehidin kefensiz yattığı bu topraklar, sadece bir savaşın değil, bir devrin de battığı yerdir.
Mehmed Niyazi Özdemir, bu büyük destanı anlatırken, her bir kahramanı gerçek kimliğiyle ortaya koymuş, tarihin sayfalarında kaybolmuş isimleri yeniden gün yüzüne çıkarmıştır.
Mehmed Niyazi Özdemir, tarihte iki tür devlet olduğunu söyler: Hâmi ve mahmî devletler. Hâmi devletler, koruyan, güçlü ve süper güç olan devletlerdir. Mahmî devletler ise korunmaya muhtaç, güçsüz ve zayıf olanlardır.
Türk milleti, tarih boyunca bağımsız ve güçlü bir devlet olarak var olmuş, ancak yeryüzünde hep yalnız kalmıştır. Bunun nedeni, Hakk’ı üstün tutması, haklıyı her zaman koruması ve mazlumun yanında yer almasıdır.
Üzerinde yaşadığımız coğrafya, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan, Afrika’yı Balkanlar’a, Kafkaslar’ı Ortadoğu’ya bağlayan bir köprüdür. Bu stratejik konum, tarih boyunca dış güçlerin iştahını kabartmış, sayısız senaryonun yazılmasına neden olmuştur.
Ulu Hakan II. Abdülhamit Han’ın dediği gibi, “Ceddim, sırtlanların geçit yerinde imparatorluğu kurdu. Biz Japonya’da olsaydık, 10 sene zarfında bayağı kalkınabilirdik. Bizi rahat bırakmıyorlar.”
Bu sözler, Türkiye’nin jeopolitik önemini ve dış güçlerin emellerini en net şekilde özetlemektedir.
Osmanlı Devleti, belki arzuladığımız şekilde bir süper güç olamadı, ancak tarih boyunca mazlumların yanında yer aldı. Fethettiği topraklarda adaletle hükmetti, insani politikalarıyla barışı sağladı. Dünyanın neresinde bir zulüm varsa, onu kaldırmak için mücadele etti.
Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'miz, aynı mirası devralmış, dünya Müslümanları için bir umut kaynağı olmuştur. Askerimiz, polisimiz, korucularımız ve güvenlik görevlilerimiz, vatanı gelecek nesillere bırakmak için şehadet şerbetini içmeye hazırdır.
Geleceği İnşa Etmek: Tarih Şuuru ve Ecdada Şükran
Geçmişini doğru bilmeyen bir millet, geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa edemez.
Unutmamalıyız ki, Çanakkale Destanı, sadece bir savaşın hikâyesi değil, bir milletin varoluş mücadelesinin öyküsüdür.
Mehmed Niyazi Özdemir’in Çanakkale Mahşeri eseri, bu mücadeleyi en gerçek haliyle anlatan, genç nesillere tarih şuuru aşılayan bir eserdir.
Bu destanı anlamak, ecdadımıza şükran ve saygı duymak, geleceğimizi daha güçlü bir şekilde inşa etmemiz için bir rehber niteliğindedir.
Kısacası, Çanakkale ruhuyla geleceğe yürümenin arzusu ve kararlılığında olmalıyız. Çanakkale, sadece bir savaşın adı değil, bir milletin diriliş destanıdır.
Mehmed Niyazi Özdemir’in Çanakkale Mahşeri eseri, bu destanı en gerçek haliyle anlatan, her bir kahramanı tarihin tozlu sayfalarından çıkarıp yeniden canlandıran bir şaheserdir.
Bu ruhu anlamak, geleceğimizi daha güçlü bir şekilde inşa etmek için bir rehber niteliğindedir.
Tarih şuuru, ecdada şükran ve saygı, gelecek nesillere bırakacağımız en büyük mirastır.
Çanakkale ruhu, bugün de yarın da bizimle olacak ve Türk milletini her zaman ayakta tutacaktır.