Kurban, İslâm dininde derin manevi anlamlar barındıran bir ibadettir. 

Kurban, sadece bir hayvanın kesilmesi değil, aynı zamanda Allah'a (C.C.) olan bağlılığın, sadakatin ve teslimiyetin sembolüdür. 

Bazı yazarların ve düşünürlerin sözleri, kurban ibadetinin bu derin anlamlarını daha iyi kavramamıza yardımcı olabilir.

Elif Şafak, kurban kavramının insanın içsel yolculuğundaki yerini şöyle ifade eder: 

"Kurban, insanın içindeki en değerli olanı Allah'a adama halidir. Bu adanmışlık, insanın ego sınırlarını aşarak, Allah'a teslimiyetini ve sevgisini gösterir." 

Şafak'ın bu sözü, kurbanın sadece maddi bir fedakârlık olmadığını, aynı zamanda manevi bir arınma ve Allah'a (C.C.) yakınlaşma yolu olduğunu vurgular.

Kurban ibadetinde, kişinin en sevdiği şeyi Allah (C.C.) için infak etmesi, Hz. İbrahim (A.S.) ve oğlu Hz. İsmail'in kıssasında en anlamlı şekilde ortaya konmuştur. 

Hz. İbrahim'in (S.A.), Allah'ın emrine uyarak oğlu İsmail'i kurban etmeye hazırlanması ve ardından Allah'ın (C.C.), İsmail'in yerine bir koç göndermesi, bu teslimiyetin ve adanmışlığın sembolüdür. 

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, bu kıssayı şu şekilde yorumlar:

"İbrahim'in bıçağı, İsmail'in boğazında durdu. Çünkü İsmail'in boğazında Allah'a adanmışlık vardı. Allah'a adanan her şey korunur ve yüceltilir."

Modern zamanların önde gelen düşünürlerinden ve yazarlarından Mustafa Kutlu da kurbanın manevi boyutunu şu şekilde dile getirir: 

"Kurban, insanın Allah'a olan sadakatini ve bağlılığını gösterir. Sevdiklerinden Allah için vazgeçmek, insanın Allah'a olan teslimiyetini ve sevgisini en üst düzeyde gösterir." 

Kutlu'nun bu sözü, kurbanın insanın Allah (C.C.) ile olan ilişkisindeki derin anlamını ve fedakârlığın önemini vurgular.

Kurban ibadeti, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve paylaşmanın da bir ifadesidir.

İsmail Kılıçarslan, bu konuda şöyle der: 

"Kurban, sadece Allah'a yakınlaşma değil, aynı zamanda toplumdaki yardımlaşma ve dayanışma ruhunu güçlendirmektir. Kurban etinin paylaşılması, zengin ile fakir arasında bir köprü kurar ve toplumsal bağları güçlendirir." 

Kılıçarslan'ın bu sözü, kurbanın toplumsal boyutunu ve yardımlaşmanın önemini ortaya koyar.

Kısaca kurban ibadeti, sevdiklerini Allah (C.C.) için infak etmek anlamına gelir. 

Bu ibadet, insanın Allah'a (C.C.) olan teslimiyetini, sadakatini ve sevgisini gösterirken, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve yardımlaşmayı da teşvik eder.

Elif Şafak, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Mustafa Kutlu ve İsmail Kılıçarslan gibi düşünürlerin ve yazarların sözleri, kurbanın derin manevi boyutlarını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. 

Kurban, maddi bir fedakârlık olmanın ötesinde, manevi bir arınma, Allah'a (C.C.) yakınlaşma ve toplumsal dayanışma ibadetidir.