Yahudi cemaatinin yayın organı olan ve Türkiye’de yayınlanan “Şalom” gazetesinin 8 mart 1989 tarihinde yayınlanan yazıda “Allah’a inanmak Yahudiliğin temel inancı değildir, ancak Arz-ı Mev’ud temel inançtır denilmektedir.
Yahudiler, Nil’den Fırat’a kadar olan toprakların kendilerine ait olduğunu savunurken, Allah’ın seçilmiş kulları oldukları için buna hakları olduğunu iddia etmektedirler.
A rz-ı Mev’ud İsrail oğulları için bir ideal, bir mefkuredir. İsviçre’nin Bazel kentinde 1897 yılında yapılan 1. Siyonist kongresinde alınan kararların başında elli yıl içerisinde Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulması, gelecek yüz yıl içerisinde vaat edilmiş topraklar üzerinde Büyük İsrail devletinin kurulması olarak kayıt altına alınmıştır.
Birinci Dünya Siyonist kongresinde vaat edilmiş topraklar olarak inandıkları Arz-ı Mev’udun sınırlarını Theodor Herzl şöyle belirlemiştir. Kuzey sınırlarımız Kapadokya’daki (Nevşehir dolayları) dağlara kadar dayanır. Güneyde Süveyş kanalına kadar uzanmaktadır.
Bu gün Hiristiyan-Yahudi ittifakıyle gerçekleştirilen Müslüman katliamının ana hedefi vaat edilmiş topraklar üzerinde Büyük İsrail Devletini kurabilmeye yöneliktir. Müslüman katliamında yada soykırımında yarış halindeki komitacıların idare merkezi Siyonizmdir.
Filistin’de, Gazze’ de işlenen katliam ve vahşice cinayetler aynı amaca yönelik olduğu kadar, Suriye’de de zalim Nusayri ve Baas rejimi Siyonizm’in Büyük İsrail projesi adına ülkeyi enkaz yığını haline getirmektedir. Orta Doğuda iç savaşlarla yıkılan ülkelerin yıkıntıları üzerine Büyük İsrail Devleti hayalleri gerçekleştirilmek istenmektedir.
Otuz beş yıldır ülkemizin bağrına hançer gibi saplanmış olan, her gün canımızı acıtan pkk ve onun yandaşları da şunu hiç akıllarından çıkartmamalıdırlar. Siyonizm’in tuzağına düşen ve Büyük Kürdistan hayaliyle yanıp tutuşan bu zavallılar iyi bilsinler ki, Kürtlerin kabirleri ve enkazları üzerinde Siyonizm’in “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail” hedefi vardır.
Birinci Dünya Harbi yıllarında Arap Kabilelerini eşitlik ve bağımsızlık gibi çeşitli vaatlerle kandıran işgalci güçler harbin sonunda onların kalbine öyle bir hançer sapladılar ki bir asra yakındır Orta Doğu’yu kana boğmaktadır. Önce Yahudi’leri Filistin topraklarında özerk bir yapıya kavuşturmuş, 1948 yılında İsrail devleti kurularak bağırlarındaki hançer kökleşmiş çıkarılmaz hale getirilmiştir.
Osmanlı yıkıldıktan sonra İslam ülkeleri emperyalist güçlerin postalları altında daima ezilmiştir. Osmanlının gölgesi bu ülkelerin üzerinden kalkınca hiçbir dönem huzur bulamamış, param parça edilerek sömürülmüştür. Osmanlıya sırt çevirmenin bedelini çok kanlı bir şekilde ödemişler ve çok ağır bedellerle ödemeye devam etmektedirler.