Geçen haftalarda yine aynı gazetede Sayın Bayram Ali Pekmezci  Hocamın  Sinop İli merkezdeki camii ve müştemilatlarının 1928-1935 yılları arasında devlet eliyle ne şekilde yağmalanıp yok edişleriyle ilgili araştırma yazısı yayınlandı. Yıllar önce de KefevÎ hazretleri ve Sinop merkezdeki vakıf eserleriyle ilgili yine bir çalışması risale halinde yayınlanmıştı.



Her iki çalışmada geçmişte yaşanmış olan vakıfların ne şekilde yağmalandığını ortaya çıkartması açısından çok önemliydi. Bu ve buna benzer çalışmalarından ötürü Bayram Ali Pekmezci beyefendiye huzurlarınızda  teşekkür etmek istiyorum. Yeni çalışmalarının devamını can-u gönülden temenni ettiğimi belirtmek istiyorum.



Aynı konuyla alakalı Cumhuriyet döneminin ünlü şairlerinden biri olan Tevfik Fikret’in  1935 li yıllarda vakıf eserlerinin yağmalanmasına dayanamayarak yazdığı şiirinden çok küçük bir bölümünü aktarmak istiyorum.



HAN-I YAĞMA

   Bu sofracık efendiler ki,  iltıkama muntazır,
   Huzurunuzda titriyor şu milletin hayatıdır.
   Şu milletin ki, muzdarip, şu milletin ki,  muntazır.
   Fakat sakın çekinmeyin yiyiniz yutun hapur hapur.

                          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştaha sizin
                          Doyunca,  tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin

   Pek açsınız efendiler, bu çehrenizden bellidir, 
   Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir
   Şu ndi-i naama bakın, kudumünüzle  müftehir, 
   Bu hakkıdır gazanızın, evet o hakta elde bir…

                          Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştaha sizin
                          Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin. 

Başta İstanbul olmak üzere yurdun tamamında cadı avı başlatılmış vakıf eserlerinin devriyle ilgili yasa çıkartılarak, değeri , o zamanın parasıyla binlerle ifade edilen hazine değerindeki vakıf eserleri onda bir, yirmide bir fiyatına yandaşlara, taraftarlara, tek kelimeyle şakşakçı  ve kaymakçılara talan ettirilmişti. İstanbul’ bulunan iki yüz bine yakın vakıf eseri,  yirmi yıl ödemesiz el değiştirmiş.



Bu talana ve yağmaya dayanamayan Tevfik Fikret bu şiiri kaleme almıştı. Değerinin onda, yirmide bir fiyatına,  yirmi yıl ödemesiz vakıf eserleri , yandaşlara  devredilerek talan edilmesine, yağmalanmasına seyirci kalamamıştır. 



1955 Yılına gelindiğinde devrin iktidarı, bu işin müsebbibi biz değiliz diyerek, yağmanın vadesini bir otuz yıl da onlar uzatmışlar. 1985 Yılında vade dolmuş, kaymakçılar da çoktan dünyadan berhava olmuşlardır. İşin vebalini, göstermelik rakamlarla da olsa onlardan devralan yeni sahipleri, ya da varisleri ödemiştir. Belki bir kısmımız hatırlar, o yıllarda bazı arazi ve binalarda vakıf ödemeleri çıkmış ve bu emlâkleri elinde bulunduran yeni sahipleri bu paraları ödemek zorunda kalmıştı. 



Anlatmak istediklerimi daha iyi anlayabilmek için Kale Yazısı mahallesindeki eski hal binasının arkasındaki mevcut yatırın üzerine inşa edilmiş binayı, hemen araka tarafındaki camii duvarından arta kalan yıkıntıları görmeniz yeterli olacaktır.
   

- - - -