Her zamanki gibi dünya gündemi, bizi yakından ilgilendiriyor. Ve bu gelişmeleri elimizden geldiğince takip etmeye çalışıyoruz.
Şu bir gerçek ki; Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, 2022 yılında başladığından bu yana Avrupa Birliği (AB) ülkeleri başta olmak üzere uluslararası toplumun en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi.
Milyonlarca insanın yerinden edilmesine, binlerce sivilin hayatını kaybetmesine ve küresel ekonomide derin yaralar açılmasına neden olan bu savaş, bir an önce sona erdirilmesi gereken bir insani kriz olarak öne çıkıyor.
Barış arayışları kapsamında birçok ülke ve uluslararası örgüt devreye girerken, Türkiye de tarafsız ve güvenilir bir arabulucu olarak bugüne kadar önemli bir rol üstlendi.
Bu gerçek karşısında haklı olarak şu soruyu soruyoruz: Rusya ve Ukrayna arasında imzalanacak olası bir barış anlaşması neden İstanbul’da olmasın?
İstanbul, tarih boyunca Doğu ile Batı’yı birleştiren bir köprü olarak stratejik bir konuma sahip oldu. Hem coğrafi hem de kültürel anlamda iki dünyayı bir araya getiren bu şehir, geçmişte birçok önemli diplomatik görüşmeye ve barış anlaşmasına ev sahipliği yaptı. Bu antlaşmalar, İstanbul’u diplomasinin kalbi haline getirdi.
Bilindiği üzere, 2022 yılında Rusya ve Ukrayna arasında yapılan ilk tur barış müzakereleri de İstanbul’da gerçekleşmişti. Bu görüşmelerde taraflar, önemli konularda uzlaşma sağlamaya yaklaşmıştı. Ancak süreç, çeşitli nedenlerle tıkanmış olsa da İstanbul’un tarafsız ve güvenli bir ortam sağlama konusundaki başarısı uluslararası arenada takdir toplamıştı.
Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen hem Rusya hem de Ukrayna ile dengeli ilişkilerini korumayı başarmış bir ülke. Bu denge, Türkiye’yi iki tarafın da güvendiği bir arabulucu haline getiriyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hem Vladimir Putin hem de Volodymyr Zelensky ile doğrudan iletişim kurabilmesi, Türkiye’nin diplomasideki etkin rolünü gösteriyor.
Ayrıca Türkiye, Karadeniz’deki Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin garantörü olarak bölgesel güvenliğin sağlanmasında kilit bir aktör. Bu da, İstanbul’un barış görüşmeleri için ideal bir mekân olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
İstanbul’un avantajlarını maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz:
1. Coğrafi ve Sembolik Önem:
İstanbul, hem Rusya hem de Ukrayna’ya eşit mesafede yer alan bir şehir. Bu coğrafi konum, tarafların eşit şartlarda bir araya gelmesini sağlayabilir. Ayrıca İstanbul’un Doğu ile Batı’yı birleştiren sembolik kimliği, barış sürecine anlam katabilir.
2. Güvenli ve Tarafsız Ortam:
Türkiye, savaş boyunca tarafsız kalarak her iki tarafın da güvenini kazandı. İstanbul, tarafların rahatlıkla görüşebileceği güvenli bir ortam sunuyor.
3. Uluslararası Toplumun Desteği:
İstanbul’da yapılacak bir barış anlaşması, uluslararası toplumun da desteğini alabilir. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO gibi kuruluşlarla olan ilişkileri, sürecin meşruiyetini artırabilir.
4. Tarihi ve Kültürel Zenginlik:
İstanbul’un tarihi dokusu ve kültürel zenginliği, taraflar üzerinde olumlu bir psikolojik etki yaratabilir. Barış müzakereleri sırasında bu atmosfer, uzlaşma ruhunu güçlendirebilir.
Sonuç olarak, Rusya ve Ukrayna arasında kalıcı bir barış sağlanması, yalnızca iki ülke için değil, tüm dünya için büyük bir umut kaynağı olacaktır.
İstanbul, bu süreçte bir kez daha tarihi bir rol üstlenebilir.
Türkiye’nin diplomasideki deneyimi, İstanbul’un stratejik konumu ve uluslararası toplumun desteği, bu şehri barış anlaşması için ideal bir mekân haline getiriyor.
Unutulmamalıdır ki barış, yalnızca bir anlaşma metni değil, tarafların samimi niyetine ve uzlaşma iradesine bağlıdır. İstanbul, bu niyetin yeşerebileceği verimli bir toprak olduğu muhakkak.
Tarih, bu şehirde bir kez daha pekâlâ yazılabilir. Onun için diyoruz ki İstanbul, barışın başkenti neden olmasın?