Eylül yine kapımızı çalmadan geldi. Sanki hep buradaymış, hep yanımızdaymış gibi sedirin köşesine usulca oturdu. 

Eylül’ün gelişi bir dostun yeniden dönüşü gibidir; sessiz ama derin bir etkisi olan. 

Birçoğumuz için Eylül, yazın neşesinden kopuşu, okulların açılışıyla birlikte yeni bir düzenin başlangıcını, biraz da hüznü temsil eder. 

Ne de olsa hüzün ayıdır Eylül. Ama bu sene hüzne hiç de yabancı değiliz. Gözyaşlarıyla geçti koca bir yıl. 

Dünya üzerindeki belirsizlikler, doğal afetler, yangınlar, seller, savaşlar, bölgesel çatışmalar, kayıplar ve acılar... 

İnsanlığın her bir köşesi bir şekilde sınandı; sınanmaya da devam ediyor ne yazık ki...

O yüzden belki de bu yıl, Eylül’den alışık olduğumuzdan fazlasını bekliyoruz. 

Yapraklarını dökerken, hüzün yerine bize biraz neşe, biraz umut getir Eylül. 

Her Eylül, doğanın bir yenilenme sürecine girdiği zamandır. 

Sararan yapraklar, doğanın içe dönme vaktinin geldiğini hatırlatır bize. 

Bu yıl, doğanın bu dönüşümüne sadece seyirci kalmak istemiyoruz. Artık biz de değişmek istiyoruz...

Yazın bitmek bilmeyen sıcağı altında yeşeremedik belki; ama Eylül, seninle sararmak istemiyoruz. 

Bize yepyeni bir enerjiyle gel; sarı yapraklar değil, canlı bir umut serp bize.

Eylül'ün serin rüzgârları, yazın tüm ağırlığını omuzlarımızdan alıp götürsün. 

Bahçelerde çiçekler solmadan önce son kez güzelliklerini sunsun. 

Bu sonbahar, geçmişin izlerini süpüren bir temizlik gibi olsun. 

Taze bir başlangıcın habercisi ol Eylül, ve getir tüm güzellikleri. 

Bu yılın Eylülü, her zamankinden farklı olsun. 

Ne olur, bu defa boş gelip bizi gözyaşı ile doldurma. 

Yalnızca yapraklarını dökme, tüm dertlerimizi de döküp götür rüzgârınla. 

Hoş geldin Eylül; ama bizden hüznü uzak tutarak gel. 

Bu kez seninle, yeni bir başlangıç yapmak istiyoruz. 

Sen de bize katıl, birlikte yazın solgun izlerinden bir sonbahar güzelliği çıkaralım. 

Eylül, belki yine hüzün dolu olacak ama bu defa gözyaşlarımız sevinçten olsun. 

Ne olur Eylül! Bu kez bize bir sürprizde bulun, ve mutlu et!..