Gidiyorum...

Bu şehri, seni, sana ait herşeyi terkedip gidiyorum.

Anılar senin olsun, gelecek senin olsun ne çıkar.

Artık bu yolda seninle yürümeyecek ve anıların üzerine yenilerini eklemeyeceğim.

Giderken ne sana ne de anılara dönüp bakmadan gidiyorum.

Gecenin zifiri karanlığında, sokakların bile sustuğu, ayak seslerinin kesildiği bir anda gidiyorum.

İşte şimdi seninle çiğnediğim o kaldırımları sensiz çiğniyor, sessiz bir halde yürüyorum.

Biraz üzüntülü biraz da umutsuz halde yürüyorum şu kahrolası sokakta.

Sağa sola bakmadan, seninle oturduğum banklara bakmadan gidiyorum.

Bu gidiş dönüşü olan bir gidiş değil.

Bu saatten sonra ne seni ne de bu şehri özleyeceğim.

Anıları ise sadece nefretle anımsayacağım.

Sana ve seni tanıdığım o güne nefretimi kusurak gidiyorum.

Yaşa hadi yaşa...

Benim olmadığım bu şehirde geride kalan anılarla yaşa.

Ben yokum artık bu oyunda.

Bu oyunu artık tek başına oynayacaksın.

Meydan senin, başrolde sen...

Tüm kurulları sen belirle artık.

Ben, ben yokum artık bu oyunda.

Gidiyorum... 

Durmuş Çelikten

Durmuş ÇELİKTEN