Hayat, bazen beklenmedik ayrılıklarla doludur. 

En güzel anlarda, en mutlu olduğumuz zamanlarda, zamansız gidişler gelir bulur bizi. 

Bu gidişler, ardında derin izler bırakır, ruhumuzda silinmez yaralar açar. 

Aşk, bazen zamansız gidişlerin gölgesinde kaybolur ama bıraktığı izler, hep bizimle kalır.

Bir akşamüstü, güneşin kızıllığında birbirine bakan iki çift göz...

Her şeyin tam olması gerektiği gibi olduğu anlar. 

Kalplerin aynı ritimde attığı, sözlerin gereksiz olduğu zamanlar. 

Aşkın en saf, en güçlü haliyle yaşandığı anlar. 

Bir gün gelir, beklenmedik bir anda, hayat tüm bu güzellikleri elimizden alır. 

Zamansız bir gidiş, bütün hayalleri yarım bırakır.

Zamansız gidişler, her zaman bir veda bile barındırmaz. 

Ansızın gelen bir ayrılık, belki de hiç söylenmemiş sözler, paylaşılamamış duygular bırakır geride. 

Kalbin bir köşesinde hep bir eksiklik, hep bir boşluk hissi. 

O gidişin ardından gelen sessizlik, en acı verici sessizliktir. Çünkü içinde binlerce çığlık barındırır ama hiçbirini dışa vuramazsın.

Bu tür ayrılıklar, aşkın en kırılgan yanını ortaya çıkarır. 

Sevdiğin kişiyle paylaştığın her an, her gülümseme, her dokunuş, birer hatıra olarak kalır geride. 

O hatıralar, bazen bir şarkıda, bazen bir kokuda, bazen de bir manzarada yeniden canlanır. 

Kalbinde bir sızı olarak hissedersin onları. 

Her yeniden canlanış, aşkın izlerinin ne kadar derin olduğunu hatırlatır sana.

Zamansız gidişlerin izi, zamanla değişir ama asla kaybolmaz. 

İlk başlarda, bu izler acıtır, gözyaşları döktürür. 

Her hatırlayış, bir bıçak yarası gibi gelir insana. 

Ancak zamanla, bu izler, birer öğretici olur. 

Aşkın ne kadar değerli olduğunu, paylaşılan anların ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır. 

Bu izler, insanı olgunlaştırır, büyütür ve daha derin bir anlayış kazandırır.

Bir sabah, uyandığında ilk düşündüğün kişi o olur. 

Gözlerin uzaklara dalar, onunla geçirdiğin anları hatırlarsın. 

Kalbinin bir köşesinde hep ona ait bir yer vardır. 

O yer, bazen acı verse de, aynı zamanda tatlı bir hüzün barındırır. 

Bu hüzün, aşkın geride bıraktığı en değerli mirastır.

Zamansız gidişlerin izi, bazen bir ömür boyu kalır. 

İnsan, bu izlerle yaşamayı öğrenir. 

Bu izler, yeni bir aşkı, yeni bir başlangıcı engellemez ama hep bir hatırlatma olarak kalır. 

Geçmişin, aşkın, sevginin izleri. 

Her yeni aşk, bu izlerin üzerine inşa edilir. 

Her yeni başlangıç, bu izlerle daha anlamlı, daha derin olur.

Sonuç olarak, izi kalır zamansız gidişlerin. 

Bu izler, aşkın en derin yaralarını, en saf anılarını, en unutulmaz duygularını barındırır. 

Her ayrılık, her zamansız gidiş, insanı bir parça eksiltir ama aynı zamanda daha güçlü, daha bilge yapar. 

Aşkın izi, zamanla acısını kaybedip tatlı bir hatıraya dönüşür. 

Bu izler, hayatımızın bir parçası olarak hep bizimle kalır.