Ülkemizde özgürlük, sıkıntılı konuların başında gelir. Kime göre neye göre özgürlük. Örneğin; başörtü yasağının kalkmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen siyasetin içinden bir başkan “Başın örtülü siyaset yapamazsın” diyerek özgürce bunu söylerken, hür irade ile başını örten bir siyasetçinin özgürlük sınırını ihlal etmiş olmuyor mu? Çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda neyin çekincesi bu?  Kendi düşüncelerini toplumun geneline dikte etmek özgürlük mü? Yoksa düşüncesizlik mi? 
Öncelikle özgürlüğün kelime manasına bakalım; “herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu”. Felsefi anlamı ise; “insanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine, kendi düşüncesine göre karar vermesi durumu”. Önceliğimiz kavramsal anlamda özgürlüğü sindirmek olmalı. Kavramsal olarak bilinç kazanıldığı vakit, özgürlük kelimesine daha evrensel bakmak mümkün olacaktır. 
Özgürlük düşünüldüğü kadar sınırsız değildir. Kendi içinde sınırları vardır. Örneğin; son ses müzik dinlemek kişinin özgürlüğü değildir. Çünkü çevreyi rahatsız ederek sınır ihlali yapar. Peki biz bu durumda, kişinin özgür iradesidir istediği kadar sesi açar diyebilir miyiz? Diyemeyiz, çünkü rahatsızlık vermek sınır ihlalidir.Bence özgürlüğün tanımı şu şekilde olmalıdır; “Kendi alanının içinde rahat hareket edebilmek”. Ne demek istiyorum; BAŞKASININ ALANINA GİRME! Çünkü bu özgürlük değil, sınır ihlali… 
Türkiye de yıllardır en büyük sınır ihlalinin Müslüman kadınlara yapıldığını düşünüyorum. 1980-1990’lı yıllar, başörtülü kadınların özellikle eğitim haklarının elinden alınması en büyük sınır ihlalidir. Üniversitelere alınmayan kadınlar hep yarım kaldılar. Yasak kalkıp eğitim hakları geri verildiğinde yeniden doğdular. Bu günleri unutmak kolay mı sizce? Bu eziyeti çektirenler, ideolojileri uğruna insanlık suçu işleyenler, helallik istiyor utanmadan arlanmadan… Toplumun büyük bir kısmı ile bağı kopuk ideoloji, piar yapma peşinde. İnsanlar size inanır mı sanıyorsunuz? Samimiyetsiz yapınız, pişkinliğinize kim itibar eder. 
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bir bireyin ihtiyaçları öncelik sırasına göre listelenmiştir. Yeme,    içme, uyku, nefes alma gibi fiziksel ihtiyaçlar yani temel ihtiyaçlar alt seviyededir. Piramidin en üstünde ise “Kendini Gerçekleştirme” yer almaktadır. Evet Maslow çok haklı, çünkü insanın kendini gerçekleştirmesi de bir ihtiyaçtır. Şahsen bu durumu yaşamış bir kadın olarak söylüyorum, başörtü yasağı bitip, eğitimimi tamamladıktan sonra kendini gerçekleştirmiş tam bir insan oldum. Yıllarca hayallerini öteleyen, duygularını bastıran, yarım bir insandım. Şunu söylemeliyim ki; sınırını bilmeyen, dayatmacıları ne insanlık ne tarih affedecektir. Bu da böyle biline… 

Aliye Gün 
Siyaset Bilimci/Yaşam Koçu