Kadınlar Günü'nün çıkış noktası, ABD'de 8 Mart 1857'de yaşanan olaylara dayanmaktadır. Daha iyi çalışma koşulları talep eden 40 bin kadın işçinin grevi sırasında polisin işçileri tekstil fabrikasına kilitlemesinin ardından çıkan yangında 120'den fazla kadın işçi hayatını kaybetmiştir. Olayın ardından, 8 Mart 1908'den başlayarak her yıl New York'ta birçok kadın işçi, iş hayatlarında haklarının artırılmasını ve kadınlara oy hakkı verilmesini talep eden gösteriler düzenlenmiştir. Gösterilerin başlamasından 2 yıl sonra 26-27 Ağustos 1910'da kadın hakları savunucularından Alman Clara Zetkin ve Kate Duncker, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki "Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı"nda 1857'de hayatını kaybeden işçilerin anısına 8 Mart'ın Kadınlar Günü olarak kutlanmasına ilişkin öneri sunulmuş ve bu öneri oybirliğiyle kabul edilmiştir. Türkiye’de ise 1921’de kutlanmaya başlamıştır.
Avrupalı kadınlar bizlerden önce çoğu imkana ve hakka sahipken, Türkiye’deki geri kalmış zihniyet yüzünden inançlı birçok kadın yıllarca seçilme hakkı, eğitim hakkı verilmemiştir. Okullara alınmamış, Milletvekili olarak halk tarafından SEÇİLMİŞ Merve Kavakçı’ya “had bildirme” diye bir saçmalığa imza atılmış kendisini meclisten çıkarmıştır. Mesela başörtülü anneler asker yavrusunun yemin törenine alınmamıştır. Askeri lojmanda bir yakınınız var onu ziyarete gideceksiniz başörtünüzde iğne olmayacak, olursa türban olurmuş önden iğnesiz çene altından tek düğüm yapılmalıymış. Nelerle uğraşılmış değil mi? Komik geldi mi? Traji komik! Türkiye’de şöyle bir durum vardır. Mevcut hükümeti, “insanları bölüp ayrıştırıyor” diyerek eleştirenler, kadınları ikiye bölmüştür. Başı açık, başı örtülü olarak… Başın açıksa buyur oku, başın kapalı ise hayır okula giremezsin. Başın örtülü değilse çocuğunun yemin törenine katıl, örtülü müsün hayır olmaz! Şimdiki gençlere buyurun bunu izah edin! Edemezsiniz…
Kadın, doğası gereği zayıftır, ama acıya en çok o dayanır. Hayat boyu zorluklarla karşılaşan kadınlar her türlü mücadele vererek dimdik ayakta kalırlar. Örneğin; çocuk doğurur, bir canlı dünyaya getirir. Bilimsel araştırmalara göre bir insanın en fazla 45 del acıya dayanabildiği ölçülürken, doğum esnasında bir annenin 57 del olarak ölçülmüştür sancısı. Yani 20 kemiğin kırılmasına eşdeğer bir acı…Kadın narindir, kırılgandır ancak isterse çocuk da doğurur, dünyayı da değiştirir. "Dünyayı kadınlar yönetiyor olsaydı hiç savaş yaşanmazdı ancak 28 günde bir derin müzakereler yaşanırdı." der, Robin Williams. Doğru.. çoklu zekaya sahip, aynı anda birçok işi halleden kadınlar eminim dünyayı daha yaşanılır hale getirirdi.
Acıyla yoğrulan, sabırla bilenen kadınlar bu toplumun mihenk taşıdır. Bütün emekçi kadınların “Dünya Kadınlar Gününü” kutluyorum Güçlü kadınlar her türlü hakkını hak sahibinden alacaktır. Bazısını bu dünyada, bazısını ahirette…
Aliye Gün
Siyaset Bilimci/Yaşam Koçu/
Araştırmacı Yazar