Tarihe her insan farklı bakabilir, ama yanlış olan tarihten ders çıkarmak yerine düşmanlık çıkarmaktır.
Shakespeare’in şöyle bir sözü mevcuttur; “Bütün dünler bugünleri aydınlatan fenerlerdir.” Tarihi yaşarken yakalamak çok nadirdir, ama mümkündür. Eğer bunu başaramazsak beklediğimiz yarınlar dünde kalacak bir daha hiç gelmeyeceklerdir.
Secilere çok az bir zaman kala partiler secim startlarını verdiler.12 Haziran 2011 seçimleri sath-u mahalline giren partiler barajı aşmanın, meclise girmenin iktidar olmanın her türlü hileli yolunu kendileri için elzem ve mübâh saymaktadırlar. Bazıları ellerinde dosyalarla televizyon, televizyon dolaşmakta. Daha düne kadar derin devletle mücadele etmek partimizin şiarıdır. Kontur gerilla devleti ele geçirmiş diyerek yeri göğü inletenler, dün suçladıkları ve o an mevcut iktidarı yıpratmaya çalışırken, şimdilerde o kesimin hamisi olmuş aklamaya çalışmaktalar. Hatta işi daha ilerilere taşıyarak Ergenokon iddiasiyle yargılanan bu zevattan bazı ünlüleri aday yapıp dokunulmazlık zırhına büründürüp “Er Ryan’ı kurtarma” operasyonu peşindeler.
Bazı siyasi partiler, kitle partisi olmaktan tamamen vazgeçmişler, bölge partisi olma vasfını da kaybederek, tamamen ırk temeline dayanan, terör ve kanı baş tacı etmiş. Her türlü önemli önemsiz günü eylem, kargaşa ve terör için bahane sayarak milletin malına ve canına kastetmeyi temel strateji saymaktadırlar. Yıl içerisindeki günler bu parti ve taraftarlarına yetmemiş terorist başının doğum gününü üç ayrı tarihe yayarak kitlesel ıtaatsizlik adına ve aday olabilme sanslarını artırabilmek için yol kesmişler, Devletin kolluk güçlerine tokat atacak kadar işi ileri götürmüşler. Bu da yetmemiş, adi bir sokak çocuğu gibi Devletin görevli polisine taş atma cüretine yeltenmişlerdir. Milletin değil, terorist başının vekili olduklarını ispat etmişlerdir.
Bunlardan başka türlü hareket etmeleri beklenemezdi zaten. Bilmem okuyanınız var mı? Şemdin Sakık’ın, nam-ı diğer Parmaksız Zeki kod adlı teroristin yazdığı APO adında bir kitap yayınlandı. Şemdin Sakık, bunların Milletvekili olsa bile değişemeyeceklerin asıllarına rucu edeceklerini şöyle ifade ediyor “Karganın kendine has bir yürüyüş şekli, kekliğin kendine has yürüyüş şekli vardır. Keklik salına salına asil bir yürüyüş tarzı vardır. Kargayı keklik gibi yürütmeye kalkarsanız yürütemezsiniz ve asli yürüyüşünü bozmuş olursunuz.”
Türk siyaset sahnesini uzun yıllardan beri meşgul eden, tavır ve davranışlarıyla sadece kendilerini kandıran bu tür siyasetçilerin acınacak hallerini Dünya gülümseyerek seyrediyor.
Türkiye’de siyaset; siyaset belirleme tekelini elinde bulunduran kesim ile bu alana girmeye çalışan kesim arasında 1946 dan beri bu mücadele devam edip gitmektedir.
Son olarak; bizi birbirimize düşüren, silahla mücadele ettiren değil, birbirimizi sevdiren siyasetçilere ihtiyacımız var.