Gözlerimi açtığımda, etrafıma baktığımda, kalbimi tarifsiz bir hüzün kapladı. Bir savaş alanından farksızdı gördüğüm manzara. Her yer enkaz altında, her kalp paramparça, her duygu çiğnenmiş gibiydi. 

Nasıl bu hale geldik diye sormadan edemedim kendi kendime. 

Nasıl bu kadar kolay yıkıldı sevgi dolu kalelerimiz? 

Nasıl bu kadar çabuk kirlendi masumiyetlerimiz?

Bir zamanlar sevginin ve saygının hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyorduk. 

Kalplerimiz açık, ruhlarımız saf ve umutlarımız sınırsızdı. 

İnsanlar birbirlerine güvenir, sevgi dolu sözler fısıldar ve hayaller kurarlardı. 

Sonra ne oldu bilmiyorum, birden her şey değişti. 

Kötülük tohumları ekildi ve hızla filizlendi. 

Nefret, öfke ve hırs palazları kalplerimizi delmeye başladı. 

İyi niyetler suistimal edildi, duygular yağmalandı ve gönüllerin kapıları paramparça edildi.

Artık eskisi gibi sevmiyoruz, eskisi gibi güvenmiyoruz, eskisi gibi umutlanmıyoruz. 

Herkesin kalbinde bir şüphe, bir korku var. 

Herkes bir köşeye sinmiş, kimseye güvenmeye cesaret edemiyor. 

Sevgi sözcükleri yerini yalanlara ve hakaretlere bıraktı. 

Güler yüzler yerini somurtmalara ve öfkeli bakışlara bıraktı. 

Hayallerimiz yerini kâbuslara bıraktı.

Bu savaşın galibi kim? 

Sevgi mi yoksa nefret mi? 

Işık mı yoksa karanlık mı? 

Bu soruların cevabını bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki, bu savaşın en büyük kaybedenleri bizleriz. 

Sevgi dolu kalplerimizi ve masum ruhlarımızı kaybettik. 

Artık toparlanmak, yeniden sevmek ve yeniden umutlanmak çok zor.

Peki, ne yapacağız? 

Bu savaşın ortasında nasıl hayatta kalacağız? 

Yoksa bu enkazın altında mı kalacağız? 

Bu soruların cevabını da ben bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki, pes etmeden savaşmaya devam etmeliyiz. 

Sevginin ve umudun ışığını söndürmemeliyiz. 

Bir gün belki de bu savaş sona erer ve kalplerimiz yeniden onarılır. 

Belki de bir gün sevgi yeniden hüküm sürer ve dünya eski güzelliğine kavuşur.

Unutmayalım ki, her zaman bir umut vardır. Her zaman sevgiyi seçme şansımız vardır. Her zaman kalplerimizi yeniden inşa etme şansımız vardır. 

Yeter ki pes etmeyelim ve savaşmaya devam edelim.