Ülkemizde internet kullanımı her geçen yıl biraz daha artıyor.
İnternete erişim en çokta cep telefonları üzerinden gerçekleştiriliyor.
Masaüstü bilgisayarların pabucu çoktan dama atıldı.
Çoğumuzun ya cebinde, ya çantasında yahut elinde bir akıllı telefon var.
Ayrıca sosyal medya sitelerinin birinde de açtığımız kişisel hesaplar mevcut.
Her saniye sanal alemde iletişime açığız.
Nerede, hangi işle meşgul olursak olalım akıllı telefonlar sayesinde internet elimizin altında kullanıma hazır beklemekteyiz.
Teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği bilgi toplumu çağında her türlü gündelik işimizi internet ve sosyal medya üzerinden gerçekleştirebilmekteyiz.
Cep telefonlarını en fazla sosyal medya ağlarına girmek için kullandığımız bir realite.
Devamlı olarak gelişme eğiliminde olan bu süreçte çoğumuz boş zamanlarını sosyal medyada geçirmektedir.
Satın aldığımız cep telefonlarını son yıllarda fotoğraf makinesi gibi kullanmaya başladık. Bol bol "özçekim" yapıyoruz. Üreticiler ve pazarlamacılar bunu fark etmiş olmalı ki reklâmlarda bu özelliğe sürekli dikkat çekiyorlar.
Herhangi bir etkinlikteki sevincimizi, ünlü bir caddedeki kısa mesafeli yürüyüşümüzü, parktaki ufak bir gezintimizi söz ya da fotoğrafla sosyal medya üzerinden paylaşım yaparak kitlelere ulaştırdığımız gibi herhangi bir olumsuz hadise karşısında da öfkemizi, sitemimizi yahut tepkimizi aynı yöntemle sosyal medya üzerinden arkadaşlarımız ve takipçilerimizle paylaşabilmekteyiz.
İnsanlar önceleri açık hava konserlerinde, sonraları stadyumların tribünlerinde, şimdi de sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları söz ve fotoğraf paylaşımlarıyla deşarj olmaya çalışıyorlar.
Gelişi güzel paylaştığımız sözlerin ya da fotoğrafların suç içerebileceğini yahut suç işlenmesine davetiye çıkarabileceğini “yayınla”, “paylaş” butonuna basmadan önce hiç düşündüğümüz oluyor mu?
Başka bir ifadeyle, bu paylaşımları yaparken acaba yeterince dikkatli miyiz?
Yayınladıktan sonra başımıza neler gelebileceğini hesap ediyor muyuz?
İnternet hayatımızı kolaylaştırdığı kadar zorlaştırabiliyor da.
Hakaret suçlarından özel hayatın gizliliğinin ihlâl edilmesine, kontör dolandırıcılığından banka şifrelerinin ele geçirilmesine varıncaya kadar pek çok suç işleniyor sanal dünyada.
Buna ilave olarak hemen hemen her gün sosyal medya kullanıcılarının kötü niyetli kişilerin tuzaklarına düştüklerini, bazı şahısların da hakaret, aşağılama, özel hayatın gizliliğinin ihlâli, itibarsızlaştırma gibi suçları işlediğini televizyon kanallarındaki haberlerde izliyoruz, gazete sayfalarında okuyoruz.
Son yıllarda suç teşkil eden paylaşımların bu kadar su yüzüne çıkması bireylerin yüz yüze kaldıkları hadiseler karşısında tahammül seviyelerinin minimuma inmesidir.
Bu sebeple sosyal medya hesapları üzerinden yapacağımız söz ve fotoğraf paylaşımlarını yayın öncesinde kontrol etmekte ve süzgeçten geçirmekte fayda var.
Sosyal medya sitelerindeki hesaplar üzerinden kişi ya da kurumlar hakkında yapılan ve konusu suç teşkil eden paylaşımlar düşünce hürriyeti kapsamında olduğu düşünülmemelidir.
O yüzden paylaşılacak sözlere ve imajlara-fotoğraflara dikkat edilmelidir. “Bana bir şey olmaz!” mantığıyla hareket edilmemelidir.
Sosyal medyadaki hesaplarınız üzerinden yapacağınız paylaşımlara aman dikkat diyoruz.