Mega kent İstanbul'dan Anadolu'ya milyonlarca insan otomobilleriyle çıktı yola. E5 Karayolu ve otoban önceki bayramlarda olduğu gibi yine trafik çilesine dönüştü. Trafik akışı şehir içindeki araç sıkışıklığılığını aratmadı.
Bayram günleri, bayram yazısı yazmak adettendir. Yaşadığımız şu günlerde ülkemizdeki sıkıntılar, komşu devletlerdeki akan kan, bazı ülkelerde dünya müslümanlarının gördüğü zulüm, işkence ve hayatta kalma mücadelesi gözönünde bulundurulacak olursa yazı yazmak içimizden gelmiyor her nedense.
Büyükşehirlerden Anadolu'ya bayram yolculuğuna çıkan insanlarımızın beraberinde yalnız hep mutluluk ve neşe götürmediklerini, yanlarında biraz hüzün de bulunduğunu sanıyoruz.
Dünyada Müslümanlar'a yapılan zulmü, işkenceyi, yaşatılan çileyi, akan gözyaşlarını görmemek imkansız.
Bunca olup bitenlere rağmen zerre kadar yüreğinde sızı hissetmeyenler varsa, biraz durup zihnini ve kalbini yoklamalıdır.
Sosyal medyadaki kişisel hesaplardan sahici olmayan, yüreklerde hissedilmeyen sözleri ve görselleri paylaşmak yaralı insanlarımızın acılarını dindirmez. Gönüllerini ferahlatmaz.
İnsanlarımız sosyal medyadaki söz ve görsel paylaşımlarındaki cömertliği keşke birbirlerinin sevinç ve üzüntülerinde de gösterebilse. Ne güzel olurdu değil mi?
Paylaşılan sevinç çoğalırdı; üzüntü ve keder nispeten azalırdı.
Günümüzde inançlı ve gerçekçi yüreklere o kadar çok muhtacız ki, gözlerinin önüne perde inmiş olanlar bunu idrak etmekten çok uzaktırlar. Çünkü makam, araba, para ve lüks yaşantıları sarhoş etmiştir onları. Eğlence ve oyun dünyası yeryüzünde bulunduklarını unutturmuş; havalı benlikleri erişilmeyecek kadar yükseğe taşımıştır.
Ramazan-ı Şerif Ay'ı boyunca üzerimize farklı bir şekilde yağan rahmet içimizi ferahlattı, katılaşmaya yüztutmuş kalplerimizi yumuşattı. Bereket, kilerdeki aşımızı bollaştırdı; sofralarımızı zenginleştirdi. Otellerde, restoranlarda, sosyal mekanlarda, sokaklarda, çadırlarda kurulan iftar masaları birbirimizi buluşturmaya, dayanışmaya, yakından tanımamıza ve kaynaşmamıza vesile oldu. Arife geleceğe umutla bakmamıza kaynak oldu. Sevinç coşkusu heyecanımızı katbekat arttırdı.
Sevince, neşeye, muhabbete, candan kucaklaşmaya yakınlaştığımız şu vakitte elveda derken mübarek ramazan ayına, bir ay boyunda elde ettiğimiz kazanımlar, birikimler yok olup gitmesin bir anda.
Ramazan'a elveda derken, kazandığımız ve alıştığımız güzel hasletlere, sevgi, barış ve uzlaşma diline, arkadaşlıklara, dostluklara, kaynamaya, dayanışmaya, ibadetlerimize de elvedalarımız olmasın sakın.
Hem maddi, hem de manevi yardımlaşmalarımızı gelecek yılın Şehre-i Ramazan ayına saklamak üzere derin donduruculara koymayalım.
İnsanlarımızı her daim, sevelim, sayalım, anlamaya gayret gösterelim. Ayrılmak zorunda kaldıklarımızı analım. Unuttuklarımızı hatırlayalım. Ziyaretlerde bulunalım. Tebessüm ederek musafahalaşalım. Samimiyetle kucaklaşalım. Ramazan Bayramının coşkusunu her nerede olursak olalım yaşayalım ve yaşatalım.
Sevgi, saygı ve hoşgörü tüm zamanlarda her engeli aşıyor çünkü.