Yurtdışında yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısına sağladıkları katkılarla her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Döviz transferlerinden kültürel bağların güçlendirilmesine kadar pek çok alanda bu vatandaşlar, Türkiye’nin gücüne güç katmıştır. Ancak, Türkiye siyaseti açısından bakıldığında, bu milyonlarca insanın gündemdeki yeri genellikle seçim dönemleriyle sınırlı kalıyor. Yurtdışındaki Türkler seçimlerde ve krizlerde hatırlanmamalı; onların sorunları ve beklentileri, siyasi ve toplumsal karar süreçlerinin sürekli bir parçası olmalıdır. Adeta yağmur yağınca akla gelen bir şemsiye gibi…
SİYASİ PARTİLERDE TEMSİLİYET EKSİKLİĞİ
Bugün yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları, İstanbul ve Ankara’dan sonra en büyük seçmen kitlesini oluşturuyor. Ancak siyasi partiler, bu gerçeği kendi yapılarında yeterince yansıtmıyor. Neden hiçbir siyasi partide yurtdışındaki Türklerden sorumlu bir genel başkan yardımcısı yok? Bu, yurtdışındaki vatandaşların sorunlarını ve beklentilerini doğrudan siyasetin merkezine taşıyacak bir adım olmaz mı? Eğer gerçekten yurtdışında yaşayan Türklerin sesini duyurmak istiyorsak, siyasi partilerin öncelikle kendi içlerinde bu temsil mekanizmalarını kurmaları gerekiyor.
DELEGASYON SİSTEMİNDE BÜYÜK EKSİKLİKLER
Ayrıca, siyasi partilerin delegasyon sistemlerinde de büyük bir eksiklik göze çarpıyor. İstanbul ve Ankara’dan sonra en büyük seçmen kitlesi yurtdışında bulunmasına rağmen, yurtdışındaki seçmenler için neden en az bir İzmir kontenjanı kadar delege ayrılmıyor? Bu durum, milyonlarca yurttaşın sadece seçim zamanı hatırlandığı algısını daha da pekiştiriyor. Yurtdışı seçim bölgesi veya Yurtdışı Türkler Bakanlığı talepleri dile getirilirken, siyasi partiler bu anlayışı önce kendi bünyelerinde hayata geçirmeli. Ancak o zaman bu talepler samimiyet kazanır.
SİYASETTE SİSTEMATİK DEĞİŞİM GEREKLİLİĞİ
Yurtdışında yaşayan Türklerin, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal geleceğinde etkin bir rol oynayabilmesi için sistematik bir değişime ihtiyaç var. Bu değişimin ilk adımı da siyasi partilerin kendi iç yapılarında bu temsiliyeti sağlamasından geçiyor. Eğer yurtdışı Türklerin önemi gerçekten anlaşılıyorsa, bu önem önce partilerin karar alma mekanizmalarına yansımalı. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız artık sadece bir “seçmen” olarak değil, Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi bireyler olarak görülmeli. Ayrıca bu vatandaşlar, kriz ve seçim dönemlerinin dışında da sürekli olarak gündemde tutulmalı; Türkiye’nin geleceğine dair tüm kararlara aktif katkı sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır.
YURTDIŞINDAKİ TÜRKLER: ŞEMSİYE DEĞİL, KÖPRÜ OLMALI
Türkiye siyasetinin yurtdışındaki Türkleri artık bir “şemsiye” olarak değil, daimi bir köprü olarak değerlendirme zamanı çoktan geldi. Çünkü bu milyonlarca insan, yalnızca seçim dönemlerinde değil, her zaman ülkenin bir parçasıdır. Siyaset, bu gerçeği kabul edip buna uygun adımlar atmalı. Yurtdışındaki Türkler, Türkiye’nin küresel bir güç olarak ilerleyişinde vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. Bu rolün hakkını vermek, yalnızca söylemlerde değil, icraatta da belirgin bir şekilde görülmelidir.
29.11.2024
Şaban Turhal
Freising