Yeni yerler gezip görmeyi seven, kendini sosyal ve kültürel anlamda geliştirmek isteyen her gence hitap eden bir geziydi. 4 güne harika maceralar sığdırdık.
Gittiğimiz bazı yerleri daha önce görmüş olsam da arkadaşlarım ve öğretmenlerimle birlikte olmak bu geziyi en kıymetli kılan unsurdu. Beraber hem eğlendik hem de faklı coğrafyalarda farklı iklim ve hava şartlarına tanık olduk. Gittiğimiz yerlerde okulumuza yaraşır hareket edip her yeri temiz ve düzenli bırakmaya da özen gösterdik.
Turumuza başladığımız ilk şehir olan Bursa’da gördüğüm mimariye hayran kaldım.
Özellikle Bursa Ulu Cami, hangi dine mensup olursa olsun herkesin bir kez olsun girip görmesi gereken bir yapıdır bence. Bursa hakkında en çok ilgimi çeken şey ise kesinlikle insanların yaklaşımıydı. Bir şehri tanıtan en önemli etken bence vatandaşıdır. Bursa’nın insanlarındaki cana yakın ve yardımsever tavır beni ülkem adına çok gururlandırdı.
Değerli şehitlerimizin hatıralarını yaşatan şehir Çanakkale’yi rehber eşliğinde gezmek tarihi açıdan çok şey kattı bana. Özellikle de aziz şehitlerimizin can verdiği o topraklarda bulunmak Türklüğün ve sahip olduğumuz coğrafyanın ne kadar değerli olduğunu tekrar hatırlattı bizlere. Olumsuz hava şartlarından etkilensek de fırtınalı havalarda cephede savaşan, karlı havalarda bizler için can veren şehitlerimizi düşündüğümde şikayet etmeye dilim varmıyor açıkçası.
Bu tarihi ve kültürel seyahatin ardından Ayvalık/Cunda Adası’nın turistik havası çok rahatlatıcıydı. Yaşadığım şehre benzettiğimden dolayı huzurlu hissetim.
İzmir’de Hristiyanlarca kutsal kabul edilen yerlerdeki yapılar Müslümanların mimarisinden oldukça farklıydı. Bir o kadar da görkemli olduklarını söyleyebilirim. İzmir’in ferah havasına karşılık kalabalık olması bizi birazcık yavaşlatmış olsa da mutlaka bir hayır vardır deyip görmezden geliyorum.
Pamukkale’de konakladığımız tesis sayesinde şifalı kaplıca suyundan faydalanabildik. Saatler süren yolculuk ve uzun yürüyüşlerden sonra rahatlamamıza yardımcı olup dinlendirdiği için gezinin en hoşuma giden kısmı kesinlikle buydu. Ardından gittiğimiz Pamukkale Travertenleri de ayaklarımızı dinlendirip cildimizi beslediği için termal suyun şifasını destekler nitelikteydi.
Seyahat ettiğimiz otobüs büyük ve konforluydu bu yüzden yolculuklarımız da rahat geçti diyebilirim. Yapılan ikramlar, verilen molalar yeterliydi.
Tüm gezi boyunca bizi tatmin etmeyen tek şey öğle yemeklerinin porsiyonlarının küçük olmasıydı. Burada tercih edilen mekanlar daha iyi araştırılabilirdi.
Toparlayacak olursak kimsenin beklentisini boşa çıkarmayacak, bizleri her anlamda geliştirecek, eğlendirirken öğreten, öğretirken düşündürüp topraklarımızın tarihi ve coğrafi güzelliğini hatırlatan bir gezi oldu.
Tüm bunlar için öncelikle bizleri kırmayıp bu geziyi düzenleyen, küçük arızalarımızı hoş gören, kültürel bilgilerle hem biz öğrencilere hem de kimi zaman rehberlerimize dahi ışık tutan, bizleri sevdiğini ve her zaman bizim tarafımızda olduğunu hissettiren tarih öğretmenimiz Muhsin Kahveci’ye… Başta İrem Hanım olmak üzere Marka Travel ekibine, bizleri göz kulak olup bu turda eşlik eden Ayşe öğretmenime, gezinin hazırlık aşamasında çok emeği olan Göknil arkadaşıma ve son olarak da bu yolda beraber olduğumuz diğer tüm öğrenci arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sizlerle birlikte seyahat etmek çok keyifliydi.
Bizim gibi parlak öğrenciler Muhsin hocam gibi dinamik insanı bulunca bırakmak istemiyor tabii. Yine başka gezilerde birlikte olmak daha farklı tecrübeler kazanmak dileğiyle…