Yıllar önceydi dünyayı kasıp kavuran operasyonlar yapılıyor, ülkeler ekonomik problemlerle boğuşuyordu. 2007 ve 2008 yıllarında dünya çapındaki gıda fiyatlarındaki ekstem artışlar kısa bir süre sonra bir küresel krize dönüşmüş ve ekonomisi gelişen ülkelerin borsalarında negatif etki yaratmıştır. Krizin asıl nedeninin ise tarım ürünleri üreten ülkelerdeki kuraklıklar ve petrol fiyatlarındaki artışlar olduğu belirtilmektedir. Bu ekonomik ortamda üretici devletler stoklamaya gitmiş ve fiyatlar hızla yükselerek kriz meydana gelmiştir. borsalar tepetaklak yeşil kağıt almış başını gidiyor, bazı ülkelerden iflas feryatları yükseliyordu. Dünyada bu gelişmeler yaşanırken sadece Türkiye'den farklı bir ses yükseliyordu; bu kıriz bizi teğet geçecek aldığımız tedbirler neticesinde bu kırizden Türkiye büyüyerek çıkacak diye haykırıyordu bir ses, bu sese rağmen şer güçlerin uzantıları içimizdeki goy goycu felaket tellalları, o sese karşı alaycı bir uslupla karşılık veriyor, bu krizde türkiyenin batacağını bağıra bağıra ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. onlara göre artıkTürkiye batmıştı; Fakat dünyayı kasıp kavuran kırizden Türkiyenin etkilenmeyeceğini aksine güçlenerek çıkacağını Haykıran sesin sahibi kararlılıkla ve büyük bir inançla sözlerini tekrarlıyordu. ve haklı çıkmıştı. aynen dediği gibi kıriz ülkemizi teğet geçmiş Türkiye etkilenmemişti.
Evet o sesin sahibi Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası değildi. o tarihten bu yana tam on sene geçti; ve Türkiye her yıl tüm engelleme girişimlerine rağmen dahada büyüyerek yoluna devam etti.
şimdi ise hızla büyüyen Türkiye'den rahatsız olanlar, sadece ülkemize yönelik ekonomik operasyonlar yapıyorlar, lakin onlar Bilmiyorlar. bu milleti tanımıyorlar. büyüklerimiz anlatırdı; mısır somaklarını öğütüp lapa yapıp yediklerini. ağaç kabuklarını öğüttüklerini, haynanların dışkısından tohumları ayıkladıklarını. bizler o kadarını yaşamasakta yoklukları ve kuyrukları çok yaşadık. idare etmeyi hep bildik. kısacası biz alışığız yokluğa. ALLAH (cc) muhafaza buyursun, ülkemize saldıran Küresel şer güçler ve içimizdeki uzantılarının başarılı olduklarını bir düşünsenize, onaltı yılda ülkemizin kazanımları altı ayda yok olur gider, yine yokluklar kuyruklar ve imf kapılarında dilendiğimiz günlere hızlı bir dönüş yaşarız. bizim gibi yokluklarla yaşamaya alışmış kişiler bu durumdan pek etkilenmez; lakin hani son model arabalarına kurulup kaymak gibi yollarda, açılmış tünellerden, yapılmış köprülerden geçerken hükümete sövenler, hani onaltı yıl önce memurluk maaşı yetmediği için gece taksi şöförlüğü yapan, gündüz pazarda limon satarak geçinmeye çalışan, şimdi ise bir ev daha'mı alsam yoksa arabayı'mı yenilesem diye düşünürken, mevcut iktidara'da sövmeyi ihmal etmeyenler. hani düne kadar hastaneden parası olmadığı için tedavi ettiremediği vefat eden cenazesini alamayan, parası olmadığı için eczaneden ilaç alamayan, üç kuruşluk emekli maaşını alabilmek için gecenin üçünde ayazda kuyruğa giren, şimdi ise hasteneye ambulans uçakla giden, gidemeyecek durumdaysa evinde tedavi edilen, istediği hastaneye giden istediği eczaneden ilaç alabilen, istediği bankadan istediği vakit maaşını çekebilen, ancak tüm bunlara rağmen iktidara sövebilenler. düne kadar uçağı ancak havada ve rüyasında görebilen bu gün istediği zaman isteği yere uçakla gidebildiği halde iktidar aleyhinde konuşmayı ihmal etmeyenler. düne kadar okul kitaplarını bulabilmek için kitapçı önlerinde kuyruklara girenler, bu gün ücretsiz halde sıralarına konulan kitaplarla eğitim gören çocuklarına rağmen iktirarı kötüleyenler. onaltı yıl önce ekonomik nedenlerden tatil yapabilmeyi hayal dahi edemeyenler tatili sadece piknik yapmak olarak gördüğü halde, şimdilerde ise üç günlük bayramlarda bile tatilimi nerede geçirsem acaba diye plan yapabiliyorken, hatta gittiği tatil köyünde havuz başında kokteylini yudumlarken bir taraftanda iktidara sövebilenler. dün üniversiteye gidebilmek için oldukça iyi bir gelir sahibi olmak gerikirken, bu gün istediği şehirde istediği bölümde beş kuruş ödemeden çocuklarını okutabilmek imkanlarına kavuştuğu halde, iktidarı yerden yere vuranlar. bu örnekleri yaz yaz bitmez. daha vatandandaşın lehine olan yüzlerce uygulama yapıldığı halde, halen daha memnun olmayanlar varya, işte onlar 24 haziranda en az yüz kere düşünüp öyle oyunu kullansın, zira onların kaybedecekleri çok şey var. Şimdi bazıları diyecek'ki madem bu durum seni ve senin gibi düşünenleri pek etkilemeyecek, o halde ne diye ısrarla mevcut iktidarı savunuyorsun? Evet savunuyoruz çünki bizim derdimiz başka.neden'mi bu iktidar giderse son kale Türkiye yıkılır, tüm dünya mazlum halklarının umut ışığı söner. yeşeren fidanlar solar. ülkemiz ve milletimizin geleceğe dair hiç bir hayali kalmaz. ben inanıyorum'ki daha önceki seçimlerde olduğu gibi, uyanan milletimizin Ak Parti iktidarında elde ettiği kazanımlarının dahada artması, ve yeniden güçlü ve büyük Türkiye'nin bekaası için gece demeden gündüz demeden mücadele eden, Ahdim olsun'ki ülkemizi ve milletimizi hak ettiği muasır medeniyetler seviyesine en kısa sürede çıkartacağım diyen, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a olan güveni ve desteği tamdır vesselam...