30 Kasım 1853 Çarşamba Günü Sinop Limanında demirli bulunan Osmanlı Filosuna, Rus Filosunun saldırması sonucunda, Osmanlı Filosunun tamamen yakılması haberinin, olaydan kurtularak, 4 Aralık 1853’te İstanbul’a ulaşan Taif Vapuru kumandanı Yahya Bey tarafından İstanbul’a ulaştırıldığını bir önceki yazımızda belirtmiştik.

Bu feci olay İstanbul’da duyulunca Hükümet derhal birer resmi yazı ile İngiltere ve Fransa Büyükelçiliklerine başvurarak yardımlarını talep etti. Padişah tarafından toplantı düzenlendi. 

Baskından hemen sonra Sinop’ta toplanan bir Mahalli Meclis, dört bendlik bir tutanak düzenledi. Bu tutanakta baskın öncesi gelişmeler, donanmamızın durumu, Sinop’taki kayıplar ayrıntılı olarak belirtildi. Sinop Mahalli Meclisi olarak; Sinop Kaymakamı, Naib vekili (Yönetici, yargıç gibi kimselerin yerine bakan), Müftü, Mal Müdürü, Ziraat Müdürü, Sandık Emini (Hükümet Veznedarı) ve sekiz üye tarafından hazırlanan tutanak, Kastamonu Valisi Hamdi Paşa tarafından, bir ön yazı eklenerek, 16 Aralık 1853’te İstanbul’a gönderildi.

Baskın Sonrası Osmanlı Hükümetinin Aldığı Tedbirler:

Donanma Komutanı Mahmut Paşa’nın Görevden alınması:


Sinop Felaketinden sonra Padişah Abdülmecit, 18 Aralık 1853 tarihli bir fermanla Donama Komutanı Mahmut Paşa’nın görevden alınarak yargılanmasını emretti. Bahriye Meclisi yetkililerinden oluşan 42 kişilik bir heyet Mahmut Paşa’yı sorguladı. Mahmut Paşa, sorulan Sinop Filosundaki erlerin niçin yazlık kıyafetlerle olduğu sorusuna, “..yeterince kışlık elbise ve fanilanın bulunmadığını, olanların giydirilmesi için henüz izin verilmedi” cevabını verdi. Bazı tamiri gereken gemilerin niçin donanma içinde olduğu sorusuna da “ İlk memuriyeti olduğundan durumu bilmediğini, sadece emre uygun olarak Sinop’a hareket emri verdiğini söyledi. Heyet sorgulama sonunda olayın bir bilgisizlik ve tedbirsizlik sonucunda ortaya çıktığı kararını verdi. Sonunda Mahmut Paşa Bolu’ya sürgün edildi.

Yaralıların İstanbul’a nakledilmesi

Baskın haberinin İstanbul’a ulaştığı aynı gün, yani 4 Aralık 1853 günü bir İngiliz ve bir Fransız gemilerinden oluşan ekip, Sinop’ta zarar ziyan tespiti yapmak ve yaralılara yardım etmek üzere yola çıkarak, 50 saatlik bir yolculuktan sonra Sinop’a ulaştı. Kafile içinde bulunan,1850’den beri Müşavir Paşa adıyla Osmanlı hizmetinde çalışan İngiliz Amirali Adolphus Slade, Türkiye ve Kırım Harbi isimli eserinde Sinop’taki manzarayı şöyle özetlemektedir: “Karaya çıktığımız vakit Sinop’u büyük bir ordunun hücumuna uğramış bir kasaba halinde bulduk. Her tarafı harap ve karmakarışıktı. Fırınlar kapalıydı, yiyecek bulunmuyordu. Bizim gelişimiz intizamı biraz iade eder gibi oldu ve halka bir parça emniyet duygusu verdi. Kasabanın köşe ve bucağındaki Türk deniz subayları ile erlerini topladık ve bunları yapacağımız işlerde kullanmaya başladık. …Birçok subayla bin kadar erat harp sonrası Anadolu içine çekip gitmişlerdi.

Sinop’a varınca ilk işimiz yaralılara bakmak oldu. Harap kahvehanelerde ayrı ayrı derecede yaralı ve hepsi azap içinde yüzden fazla er bulduk. Bir takımları can çekişiyordu, birçoklarının da mermilerle vücutları, yüzleri korkunç surette yaralanmış, azaları kopmuştu. Bunlar toprak üzerine yahut tahta peyklere yataksız, örtüsüz uzatılmış bulunmaktaydılar. Bir takımlarının yaraları da sarılmamıştı. Yanan gemilerden kurtulmuş iki cerrah bunlara bakıyor, ortada başka cerrah veya doktor görünmüyordu. Bu iki kişi gayretle çalışıyorlarsa da ilaca, alete ve sargıya benzer hiçbir şey olmadığından yaralıların büyük acılarını azaltacak bir şey yapamamakta idiler. Muharebeden sonra altı gün geçmişti. Soğuk kış rüzgârının içeri girmemesi için pencereleri de kapalı tutmak lazım geldiğinden, yaralıların bulundukları yerler dayanılamayacak kadar pis bir hava, fena kokularla doluydu. Gönüllerimiz bu zavallılara yardım için en ateşli duygular ve isteklerle dolu olduğu halde asabımız bu vaziyete adeta dayanamıyordu. Yanımızda bulunan yiğit İngiliz gemicileri, bu hafifleştirilemeyen ve müstahak olmaksızın çekilen yürekler parçalayıcı ıstırap önünde kendilerini tutamayarak ağlıyorlardı. Zavallı Türk deniz erleri, yattıkları yerden beni görünce seviniyorlardı ve, 

-Hoş geldin baba, şimdi kurtulduk diyorlardı.

Yanımda bulunan İngiliz ve Fransız vapurlarının süvarileri, onların bana söyledikleri bu sözleri işitince dayanamadılar, zavallıları vapurlarına alıp İstanbul’a götürmeye razı oldular. Türk deniz erleri bu müjdeyi duyunca sanki yaralarının acısını büsbütün unutmuşlardı. Bu müjde onlara en iyi ilaç tesiri yaptı.

İngiliz ve Fransız vapurlarının doktor ve cerrahları ile arkadaşları işe başladılar ve bu hayır işini pek iyi başardılar. Büyücek ısrarlar neticesi yaralılardan bazıları işe yaramaz kol ve ayaklarının kesilmesine razı oldular, lakin bence onlara nafile yere bu eziyeti çektirmesek daha iyi olurdu; ameliyat görenlerin hemen hepsi tetanosa yakalanıp öldü. Onları görenlerden hiçbir kimse, bu pis kahvelerde karşılaştıkları acıklı felaket sahnelerini –harbin insanı ayıltan alametleri olarak- ömürlerinde unutamayacaklardır.

Bizim Sinop’a geldiğimiz haberi yayılınca, etraftaki köylerden bir kısım yaralılar getirilmişti. Lakin köylerde başka yaralıların da olduğu söyleniyordu. İki yerli cerrah ve doktorla, iki Türk deniz subayını ve on Türk deniz erini, Sinop’ta kalıp bunlara bakmaya memur ettik ve lazım olan aletleri, sargıları ve ilaçları da verdik. Ertesi akşam Sinop’ta bulunan ve muharebeden kurtulan yaralı- yarasız subay ve deniz erleri- ölüm halinde birkaç yaralı müstesna- vapurlara konuldu ve yola çıkıldı.”

9 Aralık’ta İstanbul’a ulaşan yaralıları, halkın görmemesi için karanlık bastıktan sonra gemilerden çıkartıldılar. Yaralıların tedavilerine İstanbul’da devam edildi.

Sinop Felaketzedelerinin Mağduriyetlerinin Giderilmesi

Top ateşine tutulması sonucunda meydana gelen yangından zarar görenler tespit edildikten sonra, Sinop Kaymakamı İsmail Adil Paşa, 29 Mart 1854 tarihli bir yazı ile Kastamonu Valiliğine bildirdi. Kastamonu Valisinin durumu İstanbul’a arz etmesinden sonra, hükümet bu konuyu görüşerek, Sinop’ta evi, dükkânı yanarak zarar görenlere yardım kararı aldı. Bu doğrultuda Kastamonu Mal Sandığından karşılanan 400 kese akçe, zarar görmüş vatandaşların önceden tespit edilen zararına göre taksim edildi. Ayrıca fakirlere de bir miktar yardımda bulunuldu.
Baskından sonra zor duruma düşen Sinop halkının üç yıl boyunca ödeyemediği vergi borçları, Sinop Müftüsünün İstanbul’daki temasları sonucunda tamamen affedildi.

Sinop Baskını sırasında şehit düştüğü tespit edilenlerin yakınlarına maaş bağlandı. İş göremeyecek kadar sakat kalanlar da malulen emekli edildi.
Sinop Felaketzedelerine Hükümetin dışında memleketin çeşitli yerlerinden de, felaketzedelere dağıtılmak üzere yardımlar yapıldı. Trablusgarp, Bingazi, Süleymaniye, Midilli, Erzurum, Ahyolu, Gelibolu, Rodos, Kınık, Ereğli, Edirne, Ayıntab, Birecik, Kars Karantina Müdürlükleri ve diğer yerlerden toplam 50.482 kuruş yardım geldi.

Yemen Eyaletinden gönderilen yardım miktarı 91.733 kuruş olup, şehitler çeşmesinin maliyetini geçiyordu. Bu yardımlar zarara uğrayan Sinop Halkının ihtiyaçlarının giderilmesine önemli katkı sağladı.

Devam edecek