1- Yıl, 1958, Rize- Çamlıhemşin- Şenköy (AMOKTA) ilkokulu.

Öğretmenliğimin ilk yılıydı. Köylünün çoğunluğu ermeniden dönme olduğunu söylüyordu. Yine aynı köyün kahır çoğunluğu beş vakit namazını kılıyordu. (Şahsım gibi istisnalar hariç) Köylümüzün misafir odalarında kalıyorum. Bir akşam namazı sırası çok muhterem bir zat olan Maksut Tez Amca namazını eda ediyor. Ben yanımda küçük torunu ile oturuyorum.

Namaz sonrası torunu:”Dede bu öğretmen Amca namaz kılmaz mı” diye sorunca, O muhterem zat :”Kızım kılması lazım, inşallah o da kılar” diye cevap verdi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Her zaman esefle söylerim, ne köyümde, ne okuduğum okullarda namaz kılmamızın önemini idrak edecek bir yaklaşım görmedik. Hatta Bazen tersi söylemlerle yetiştik. Yarım yamalak bilgilerim olsa bile namaz kılmak için gerekli bilgileri içeren bir Namaz Hocası kitabı alarak hemen işe koyulduk. Belki zevahiri kurtaracak kadar o güzel köylülere ayak uydurmaya çalıştık. Belki Müslüman olduğumuzun şuuruna inşallah varabildik…   

2- İlk0kul Öğretmenliğim sırasında Yüksek tahsil için Bursa Eğitim Enstitüsü giriş sınavlarını kazanarak Bursa’ya yola çıkmıştık. Otobüste yanımda kısa sakallı, nur yüzlü bir zat oturuyordu. Kim olduğumu, nereye gittiğimi sordu. Öğretmen olduğumu, tekrar okumak için Bursa’ya gideceğimi söyledim. Kastamonu Göl İLK Öğretmen Okulunu bitirdiğimi söyleyince tekrar sordu:”Nasrullah Camiinin girişindeki kitabeyi okudun mu”? Ben “biz yeni yazıyla okuduk, eski yazıyı okuyamıyorum” deyince eliyle sakallarını sıvayıp “Ey benim öğretmen olmuş neslim, ecdadının yapmış olduğu Camiin giriş yazısını bile okuyamıyor” diye hayıflanışı hala gözümün önünde.. 
(Partili, partisiz, sağcısı, solcusunun ibret alabilmesi dileğimle)  


3- 1979-80 Samsun Devrim Lisesi Müdürlüğüm. Aşırı solun karargahı olan. Türk Polisinin bile girmekte zorlandığı bir okul. Mevlamızın yardımıyla okul ters yüz oldu. Milli Marşımız okundu, Bayrağımız göndere çekildi. Atılan öğrenciler tekrar okuma hakkına kavuştu. Atlatılan birçok badireleri anlatmaya gerek yok.. 80 ihtilali oldu. İlk görevden alınıp meslekten tard ile mahkemeye. İlk celsede beraat ettik. Peşinden RE’SEN emekli yapıldık. Bu işlerin hep dışında kalmaya özen gösteren eşim belki ilk defa” 78 de sağcı diye sürüldük, şimdi asker geldi, rahat ederiz dedik, yine mi biz sürgün ediliyoruz, diye üzüntüsünü saklayamadı. Benim aciz beyanım şu oldu:”Bizi, bizim olmayan asker bu hale sokuyor, ne yapalım”. Epey zaman geçti. Bizim olanla olmayan her şeyin kokusu duyulmaya, milletimize yapılan haksızlıklar, eziyet ve işkenceler, kanunsuz keyfi uygulamalar gün ışığına çıkmaya  başladı. Hesaplar dönmeye, yapılanların hesabı görülmeye  başladı… Mevlamız, nelere kadir değil ki…?Ülkemiz ve insanımız, (askerimiz ve sivilimiz) yeniden aslına , o geçmişindeki Büyüklüğüne dönmeye başladı…

Yüce Mevlamız, Ülkemizi iç ve dış şer güçlerden korusun. Siyasilerimizi, askerimizi, sivilimizi yüz akıyla hesabını verebilenlerden eylesin.