Günümüzün hızla akan bilgi dünyasında, sosyal medya platformları üzerinden anlık paylaşımlar yaparken, birçok insanın farkında olmadan büyük bir günahın içine sürüklendiğine şahit oluyoruz.

Sözde "haber" niteliğindeki yanlış bilgilerin, dedikoduların, karalamaların ve suçlamaların hızla yayıldığı bu çağda, "iftira" atmanın ne kadar büyük bir vebal olduğunu unutmamalıyız.

İftira, İslâm ahlâkında çok büyük bir günah olarak kabul edilir. 

Bir kimseyi işlemediği bir suçu işlemiş gibi göstermek, onun namusuna, onuruna leke sürmek hem bireyi hem de toplumu derinden yaralar. 

Hele ki, bu iftirayı atan kişi Müslüman olduğunu iddia ediyorsa, işlediği günahın büyüklüğü katlanarak artar. 

Unutulmamalıdır ki, iftira sadece atılan kişiye zarar vermez; iftiraya inanan, yayan ve bu yalana sessiz kalan herkes bu günahın bir parçası olur.

Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, iftira ile ilgili pek çok âyet bulunur. 

Özellikle Nûr Sûresi, iffetli bir Müslüman'a iftira atmanın ne kadar ağır bir günah olduğunu bizlere anlatır. 

Allah (C.C.), iftira atanların hem bu dünyada hem de ahirette lanete uğrayacaklarını bildirir. 

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa da (S.A.V.) bir hadisinde "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir" buyurarak, dilimizin bizleri ne büyük tehlikelere sürükleyebileceğini açıkça ifade etmiştir.

İslâm'da kul hakkı, bireylerin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını kapsar ve iftira atmak, bu hakka doğrudan bir saldırıdır. 

Kıyamet günü geldiğinde, Allah’ın huzurunda kul hakkı sahipleriyle hesaplaşacağız. 

Allah (C.C.), kendi hakkından af dileyenleri bağışlayabilir; ancak kul hakkı konusunda, hak sahibi affetmedikçe affetmez. 

Birine iftira atmışsanız, bu dünyada helâllik dilemeden ve tövbe etmeden, ahirette bu günahın vebalinden kurtulmanız mümkün değildir.

İftira, sadece bireysel bir günah değil, toplumsal bir yıkımdır. 

Bir kişiye atılan iftira, onun itibarını, ailesini, geleceğini mahvedebilir. Toplumun birliğini, dirliğini bozabilir. 

Sosyal medya gibi geniş kitlelere hitap eden platformlarda yapılan iftiralar ise daha da yıkıcı etkilere sahiptir. 

Bir kişinin hayatını karartmak, ailesini dağıtmak, işini kaybetmesine neden olmak bu kadar kolay olmamalı. 

Her paylaştığımız bilginin doğruluğunu sorgulamalı, kul hakkına girmekten sakınmalıyız.

Sonuç olarak, dilimizden dökülen her kelimenin hesabı bir gün mutlaka sorulacaktır. 

İftira atmak, yalan söylemek, başkalarının haklarına tecavüz etmekten kaçınmalı; Müslüman olarak sorumluluklarımızı unutmamalıyız. 

İftira attığımız kişinin ne kadar büyük bir haksızlığa uğradığını, hem dünyada hem de ahirette ne denli ağır bir yükün altına girdiğimizi bilmeliyiz. 

Bu nedenle, dilimizi ve kalemimizi kontrol etmeyi öğrenmeli, sosyal medyada ya da herhangi bir mecrada paylaştığımız bilgilerin doğruluğundan emin olmalıyız. 

Allah (C.C.), hepimizi iftiradan ve iftiraya uğramaktan korusun. 

Unutmayalım ki, bir gün herkesin dili sustuğunda, geriye sadece yaptıklarımızın hesabı kalacak.