Üst akıl, ta Tanzimat Dönemi'nden günümüze bu ülkenin kontrol edilmesi için, yerli işbirlikçileri kullanarak bütün projeleri uygulamaya soktu.
Sadece Balkanlar'ı, Kafkaslar'ı, Misak-ı Milli topraklarımızı kaybettiren değil, Osmanlı'nın-Müslüman Türkler'in cihan hakimiyetini de sonlandıran her biri ihanet dolu büyük projelerdi bunlar...
Bugünün büyüyen ve küresel güç olma yolunda dev adımlar atan Türkiye'sini engellemek için şimdi aynı tezgahlar kuruldu.
Oyuncular aynı, oyun aynı, sadece buna alet olanlar değişti. Türkiye'nin her yerine alt yapı, yollar, köprüler, uçaklar, trenler götüren bir iktidar sonrasında enerji hatlarına girdi.
Gönül bağları ile bağlı olduğu Ortadoğu, sırtlanların ve çakalların cebi durumundaydı. İşte arı kovanına dönen o cebe elimizi soktuk. Onlar zulüm, kan ve gözyaşı ile bizden koparılan toprakları sömürürken, biz sevgimizle girdik bölgeye.
Bizi içeride Boğaz'daki birkaç aile yönetiyorlardı.
Anadolu asla boğazın kıyısından bile geçemiyordu. Yalılarda kurulan iktidarlar, yabancı ortaklara ve Londra'ya bu ülkeden para taşıyordu. Anadolu'dan yola çıkanlara "GELME, NEDEN GELİYORSUN" diye sopa gösteriliyordu.
Erdoğan tüm bu tekelleri yıktı.
Onun içindir son birkaç yılda işbirlikçiler ile önce "ERDOĞAN" nefretini oluşturdular. Sonra akla hayale gelmeyecek kirli ittifaklarla devleti yönetenlere hücuma geçtiler.
Bugün gelinen noktada vatan- millet-Sakarya diyen çok sayıda aydın görünümlü, PKK terörüne için için sevinir hale geldi. O aydınlar içinde PKK'nın siyasi kanadına sayfalarından ve ekranlarından güller atanlar türedi bu memlekette.
Dünün jön Türklerini, ittihatçılarını kullananlar bugün aynı metotla saldırıyor.
Yerli işbirlikçilerin, siyasetçilerden, asker-sivil, üst bürokratlardan, medyadan, işadamlarından, sivil toplum kuruluşlarından, din istismarcılarından, sanat ve akademik çevrelerden, aydınlardan, toplumun her kesiminden ustaca devşirildiğini, pervasızca kullanıldıklarını kahrolarak farkeder, görebilir, tanımlayabilirsiniz.
Bugünün ihanet şebekesi ve "Önce bağlı olduğumuz baronlara ve dış güçlere uşaklık diyen" yerli işibirlikçiler, genel bir tanımlama ile "ittihatçı zihniyet" olarak adlandırılabilir.
Günümüzün ittihatçı zihniyetini ve Türkiye üzerine oynanan hain projelerde piyon-ajan olmayı hayat tarzı yapan bu yerli işbirlikçileri, kolayca tanımayı sağlayacak bazı anekdotlar tarih sayfalarında yatıyor.
İngiliz-Alman ve diğer dış güçlerin işbirlikçisi oldukları bugün tarihi belgelerle belirlenen Tanzimatçılar'ın ve İtthatçılar'ın başrol oynadığı uygulamalar ve planlar semeresini verdiği yıllar...
Osmanlı hakimiyetindeki bütün etnik unsurlar milliyetçilik ve bağımsızlık isyanlarına başlamıştır.
Sultan Abdülhamit Han'ı tahttan indiren Hareket Ordusu ve İttihatçılar, askeri ve idari bütün kadroları ellerine geçirmek için korkunç gayret içindedir.
İktidar mücadeleleri için düşmanla işbirliği dahi yapmaktadırlar.
Zira ordu ve sivil idare içinde, "ittihatçı olan-olmayan kadroların iktidar savaşı" büyük bir hızla sürmektedir.
Balkan Savaşı şiddetlenmekte, Bulgarlar neredeyse Edirne'ye girmek üzeredirler.
Edirne valisi ve komutanı Şükrü Paşa, Anadolu'dan ve Trakya'dan gelen gönüllülerle, şehri savunmak için şevkle hazırlık içindedir. Bu arada gönüllü er olarak Edirne'de orduya katılan İttihat ve Terakki'nin 2 önemli ismi Talat ve Dr.Bahaddin Şakir, o günün Kızılayı "Hilali Ahmer" çatısı altında askerlerin içinde dolaşmaktadırlar.
Ama içlerinde fitne ve bozgunculuk icraatları, yatmaktadır.
Algı operasyonlarını şu sözlerle askerin içinde yaymaya çalışmaktadırlar:
"Siz ANADOLU'dan buralara bu zorluklara niye geldiniz? Bırakın Bulgarlar Edirne'ye girsin. Zira ülkeyi kurtaracak olan İttihatçıların işbaşına gelmesi, Dolmabahçe'nin devrilmesi, askerin ve hükümetin içindeki ittihatçı olmayan kadroların bu yenilgiyle tasfiye edilmesini kolaylaştıracaktır."
Şükrü Paşa bu ihaneti öğrenir ve ittihatçı er Talat'ı, derhal(Yüzbaşı Enver'in Babıali baskınıyla iktidarı ele geçirmesinden sonra paşa yapılan ve sadrazamlığa da yükselen ünlü Talat Paşa) ordudan kovar!
Bu gün Teörist PKK'nın HDP'sine çalışan ve güller atan medya neyse, 100 yıl önce Edirne cephesinde ANADOLU'dan gelenlere "Ne işiniz var burada" diyenler de aynı zihniyettir dün yapılanlarla bu gün yapılmak istenen arasında hiçbir fark yoktur gün bir olma iri olma diri olma uyanık ve zinde olma günüdür vesselam..
(alıntı bekir hazar)