Milletimizin toplum ve aile yapısını bozmak isteyen mihraklar ve içimizdeki iş birlikçileri, ellerinde bulundurdukları yazılı ve görsel basın marifeti ile, çok sinsice hazırlanmış algı operasyonları yürütüyorlar. evlerimizin en müstesna köşelerine kurulmuş, oradan beyinlerimize kanalizasyon akıtıyorlar. yapılan dizi ve programların bir çoğu, Türk aile ve toplum yapısıyla bire bir zıt. genelde tüm tv kanallarının haber programlarını izlemeye gayret ederim. malesef bir çoğunda, ülkemiz ve devletimizin bölünmez bütünlüğü aleyhinde, algı operasyonları yapıldığını görmek ülkesini seven her bireye işkence gibi geliyor. hatta bazılarına malum medya patronları vasıtası ile ödül dahi verildiğini görüyoruz.
Yapılan dizi ve programlarda akıl almaz Türk örf ve ananelerine uymayan ahlaken kabul edemeyeceğimiz senaryolarla yapılmış filmler, adeta toplum ve aile yapımızı bozmak adına kurgulanmış. Türk aile yapısı, dünya üzerinde ender rastlanacak, örnek gösterilecek kadar sağlam temeller üzerine kurulmuştur. lakin son yıllarda kurulan evliliklerin, daha ilk yılını doldurmadan sona erdiğini üzülerek görmekteyiz. şimdi belki diyeceksiniz bunun dizilerle ne alakası var, böyle söylecek olanların bir çoğu belli bir yaşın altında olanlar yani yirmili yaşlarında olanlar ve biraz üstü olacaktır. evet şöyle bir analiz yaptığımızda avrupa ve amerikan vari bir aile yapısı özendirildiğini göreceksiniz dizilerde. kimin eli kimin neresinde belli değil. adam evli çocukları var lakin bir başka kadınla aşk yaşıyor. kadın o adamdan hamile kalmış aynı zamanda başka biriyle ilişkisi var. genç bir delikanlı başkasının sevdiğini seviyor onu elde edebilmek için türlü entrikalar çeviriyor. evlilik dışı ilişkiler ve hamile kalmalar normalmiş gibi gösteriliyor. genç bir kız zenginlik uğruna evli bir adamın aklına girip ailesini darmadağın etmek için uğraşıyor aynı kızın aileside amacına ulaşması için kızlarına yardım ediyor. bunun gibi ahlaksızlarla dolu örnekleri sayısız çoğaltabiliriz.
Yahu biz zamanımızda mahallemizde başımız yerde yürür hiç kimsenin camına penceresine bakmazdık. mahallemizin namusu biz gençlerden sorulurdu hiç bir yabancı erkek aynı sokaktan üçüncü kez geçemezdi. bir erkeğin yanındaki kıza hiç kimse yan gözle dahi bakmazdı. iki genç kavgaya tutuşsa çevredeki büyükler her ikisininde kulağını çeker gençler yer yarılsada yerin dibine gersek diyecek kadar utanırlardı. bu duygular bizim toplum yapımızın bir gereğiydi. sevgimiz dahi masum tertemizdi. birliktelikler evlilikler bir ömür boyu sürecek yıllandıkça, yaşlandıkça, artacak sevgi bağları üzerine inşa edilirdi.
Toplum yapımızın temeline dinamit koyan programlardan biride, evlilik programları. kadını erkeği bir vitrine oturtulmuş, ekran başındaki izleyicilerse, kasap vitrinindeki etlere bakan kediler misali. etmeyin yahu aile toplumun temelidir. bunu kökünden sarsıyorsunuz. yapmayın yazıktır günahtır. milletin gözü önünde ağıza alınmayacak türden laflar kavgalar, bir kız onlarca erkekle çıkıyor, bir hafta on gün sonra geliyorlar anlaşamadık, uymadı,olmadı, tam bir ahlaksızlık. programlar sırf reyting uğruna ajanslardan getirtilmiş, erkek ve bayan oyuncular mağrifeti ile, ellerine tutuşturulan senaryonun gereğini yaparak, izleyicileri ekranlarda tutmak için türlü şaklabanlıklar yapıyorlar.
Türk toplumunun inanç örf ve adetlerinin korunması amacı ile kurulmuş bir rtük var tam evlere şenlik sanki sadece isim olarak var cisim olarak yok bu rezalete dur diyebilecek bir kurum olduğu halde bu konularda ne bir yaptırımına nede bir sözüne şahit olamadık bu zamana kadar. kısacası özgürlük var, isteyen istediğini seyretsin, işine gelmeyeni seyretmesin, demekle olmaz bu işler. yeni yetişen nesil, seyrettiği dizi ve bu tür programlarla, içinde yaşadığı toplumunda, bunlar normalmiş gibi algılıyor, kültürümüzden uzaklaşıyor. tüm bu yapılanlar, uzun vadede tuzu kokutmak için yapılıyor. tuz kokmaz demeyin bir kokarsa vay gelir halimize. birileri bu gidişata son vermesse, evlerimizin orta yerinde, çocuklarımızın ve geleceğimizin içine, kanalizasyon akıtmaya devam edecek bu kanallar vesselam....