Mübarek üç aylar, İslâm dünyasında bir yenilenme dönemi olarak kabul edilir. 

Recep, Şaban ve Ramazan ayları; maneviyatın güçlendiği, kişinin kendiyle yüzleştiği, tövbenin, affın ve ibadetin yoğunlaştığı bir zaman dilimidir. 

Bu ayların başlangıcını müjdeleyen Regâib Kandili ise, hem bireysel hem de toplumsal hayatımızda ruhsal bir canlanmaya vesile olan önemli bir dönemeçtir.

Üç aylar, kişinin kendisiyle yüzleştiği, dünya meşgalesinden sıyrılıp maneviyata yöneldiği bir fırsat dönemidir. 

Bu aylar, sadece bireysel ibadetlerle değil, aynı zamanda sosyal sorumluluklarla da anlam kazanır. 

Komşularımıza, ihtiyaç sahiplerine, yetimlere ve yaşlılara daha fazla ilgi göstererek, bu ayların ruhuna uygun bir hayat sürmek mümkün.

Recep ayı, tövbe ve istiğfar ayı olarak bilinirken, Şaban ayı Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) sünnetine daha fazla yönelmek için bir fırsat sunar. 

Ramazan ise oruç, ibadet ve Kur’an’la zirveye ulaşır. 

Bu ayların birbiriyle olan bağı, maneviyat yolculuğunun sürekliliğini ifade eder.

Recep ayının ilk perşembe gecesi idrak edilen Regâib Kandili, "arzuların ihsan edildiği gece" anlamına gelir. 

Bu gece, Allah’ın kullarına lütuf kapılarını sonuna kadar açtığı, duaların kabul olduğu bir zaman dilimidir. Sadece bireysel anlamda değil, ailevi ve toplumsal ilişkilerimizde de bir muhasebe gecesidir.

Regâib Kandili, aslında bir "farkındalık" gecesidir. Modern hayatın koşturmacasında unuttuğumuz değerleri hatırlamak, kırılan kalpleri onarmak, eksik kalan duaları tamamlamak için bir fırsat sunar.

Üç aylar ve kandiller, sosyal hayatımızda derin izler bırakabilecek nitelikte manevi olaylardır. 

Mahalle camilerinde okunan mevlitler, dost meclislerinde edilen dualar ve komşular arasında dağıtılan kandil simitleri, toplumun manevi dokusunu güçlendiren önemli unsurlardır. Lâkin, modern çağın bireyselleştirici etkisi, bu gelenekleri zayıflatma riski taşır.

Bu nedenle, üç aylar ve kandiller, kaybolmaya yüz tutmuş gelenekleri yeniden canlandırmak için bir fırsattır. 

Aile içinde çocuklara bu özel günlerin anlamını anlatmak, kandil gecelerinde birlikte dualar etmek ve yardımlaşma kültürünü pekiştirmek, sosyal yapının güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Mübarek günler, insanın içsel bir yolculuğa çıkmasını sağlarken, aynı zamanda çevresiyle olan bağlarını kuvvetlendirmek için bir vesiledir. 

Kişi, Allah’a yöneldiği kadar, Allah’ın kullarına karşı olan sorumluluklarını da hatırlamalıdır. 

Fakirleri gözetmek, komşularla ilişkileri güçlendirmek ve hayır işlerine daha fazla zaman ayırmak, bu ayların ruhuna uygun bir davranış olacaktır.

Özetlemem gerekirse, üç aylar ve Regâib Kandili, manevi hayatın zirve noktalarından biridir. 

Bu dönem, sadece bireysel anlamda değil, toplumsal olarak da bir yenilenme fırsatıdır. 

Her insan, bu dönemde kendine şu soruyu sormalıdır: “Allah’a daha yakın bir kul, çevreme daha faydalı bir birey olmak için ne yapabilirim?”

Modern dünyanın yoğun temposunda maneviyatımıza ayıracağımız zaman, bizi hem ruhsal hem de sosyal anlamda daha huzurlu ve dengeli bir hayata taşıyacaktır. 

Üç ayların rahmet dolu ikliminden nasibimizi almak dileğiyle…

Hayırlarla dolu bir Regâib Kandili ve bereketli üç aylar dilerim.