Modern hayatın hızlı temposunda, bireylerin ruhsal ve manevi yönlerini beslemek için duraksamaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bir çağda yaşıyoruz. 

Teknolojik ilerlemeler, şehirleşme ve dijitalleşmenin getirdiği kolaylıklar, insanlara konfor sunarken; aynı zamanda zihinlerde bir karmaşa, gönüllerde bir boşluk yaratabiliyor. 

İşte tam da bu noktada, mübarek üç aylar ve bu ayların içerisinde yer alan kutsal geceler, inananlar için manevi bir yeniden doğuş ve durup düşünme fırsatı sunar.

Üç aylar, içinde barındırdığı Regaib, Miraç, Berat ve Kadir Gecesi gibi özel zamanlarla, bireylere hayatın hızından uzaklaşarak kendilerini, yaratılış amaçlarını ve ahiret inancını sorgulama/muhasebe etme imkânı tanır. 

Bu önemli geceler, modern hayatın kaygılarıyla yıpranmış ruhların, bir nevi yenilenme ve arınma alanıdır. 

Özellikle şehir hayatının koşturmacası içerisinde, insanlar genellikle kendilerine zaman ayırmayı unutur; ancak bu kutsal zamanlar, bireyleri hem kendileriyle hem de Yaradan ile buluşturur.

Bugünün dünyasında maneviyatın yeri, ne yazık ki birçok insan için geri planda kalmıştır. 

Dijital platformlarda geçirilen saatler, iş hayatının getirdiği stres ve tüketim kültürünün dayatmaları, bireylerin kendi iç dünyalarıyla bağlarını koparmasına neden olabiliyor. Ancak mübarek geceler, bu kopukluğu onarmak için önemli fırsatlardır. 

Birkaç dakikalık dua, tefekkür ya da Kur’an tilâveti dahi, bireylerin ruhsal dinginliğe kavuşmasına vesile olabilir.

Geleneksel İslâm toplumlarında, mübarek geceler büyük bir coşkuyla karşılanır ve bu gecelerde ibadet etmek, komşularla paylaşımda bulunmak, bir yoksula sadaka vermek gibi faaliyetler bir kültür haline gelmiştir. Lakin modern dönemde bu geleneksel alışkanlıklar, büyük ölçüde unutulmuş ya da bireysel bir boyuta indirgenmiştir. 

Oysa bu geceler, toplumsal dayanışmayı ve ortak manevi değerleri hatırlamak için eşsiz bir fırsattır.

Modern çağın bireyselleşme olgusu, maalesef aile içi iletişimi de derinden etkiliyor. 

Bu özel günler, aile bireylerini bir araya getirmek ve manevi bir atmosferde bağları güçlendirmek için büyük bir fırsat sunuyor. 

Çocuklarla birlikte dualar etmek, Kur’an okumak veya geçmişte bu gecelerde yapılan güzel gelenekleri onlara anlatmak, bu mirasın geleceğe taşınmasını sağlayabilir.

Regaib Gecesi’nde umutla başlayan, Miraç Gecesi’nde ilahi hikmetlerle buluşan, Berat Gecesi’nde bağışlanma kapılarını aralayan ve Kadir Gecesi’nde rahmetle son bulan bu süreç, insana hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu hatırlatır: Sevgi, sabır, affedicilik ve kulluk bilinci.

Modern hayatın kaosunda bunları unutan insanlık, bu gecelerde âdeta ruhuna bir mola verip özüyle yeniden bağ kurar.

Modern insanın manevi bir yenilenmeye olan ihtiyacı her zamankinden daha fazla. 

Bu nedenle, mübarek üç aylar ve bu süreçte yer alan kutsal geceler, sadece dini bir ibadet zamanı değil, aynı zamanda içsel bir huzuru arama ve yaşamın anlamını yeniden keşfetme fırsatıdır. 

Unutulmamalıdır ki, bugünün dünyasında bu değerli anları, sosyal medyada basit paylaşımlarla geçiştirmek yerine, bir içe dönüş ve derin bir tefekkür ile değerlendirmek, insanı yeniden diriltebilir.

Belki de bu yıl mübarek geceleri sadece bir ritüel değil, bir yaşam dersi olarak kabul etmek, modern hayatın sıkışıklığı içinde kendimize ve Yaradan’a bir adım daha yaklaşmamız için bize yol gösterecektir. 

Çünkü bu geceler, modern insanın en çok özlem duyduğu huzurun, kalpte ve gönülde aranması gerektiğini hatırlatır.

Mübarek Miraç Gecesi'nin tüm İslâm âlemine huzur ve barış getirmesi dileğiyle...