ÖLÜM BANA TATLI GELDİ
Osmanlı kuruluşundan itibaren Balkanlarda daima ilerlemeyi düşünmüş, parlak siyasi ve başarılarının yanında teşkilatçılığını, kanun koyuculuğunu hiç kuşkusuz kah hoşgörüyle kah baskıyla azami derecede çalışmalarıyla dinamiznimini bağdaştırdırmıştır. Önü alınamayan Osmanlı her daim haçlı seferleriyle veya zayıf anlarıyla saldırı altında olunmuş olup bunları İlahi takdiri rızasıyla geri pürkürtmeyi bilmişlerdir. 1800'lü yılların sonlarına Rusların Ortodoks mezhebini yaygınlaştırarak Balkanlarda kalıcılığını sağlamak gayesiyle ekseriya kazaklardan ve tatarlardan oluşan askeri birlikleriyle umumi saldırılarda bulunarak Bulgar, Sırp kökenli hrıstiyanları muhtelif vaatlerle kışkırtarak tarih sayfalarında kan ve zulümle anılacak vahşetlere imza attırmışlardır.
10 Aralık 1877 tarihinde Plevne ordusunun düşmana taarruzuyla Gazi Osman Paşa'nın yaralanması ve esir düşmesiyle birlikte 2,500 şehid, 3,500 yaralı olup, Osman Paşa'nın çatışma anında sol dizinden giren kurşunun atının gövdesine saplandığı halde dirayetini bırakmaması Rus Generallerinin dahi iftiharına sebep olarak Rus İmparatorunun huzuruna çıkartılarak Ayastafanos sulhünün imzalanmasına kadar 2 ay esir tutulmuştur. Osmanlı ecdadının her koşulda kendini İnançları, Vatanı, Halkı, Padişahı için canından feragat etmiş olduğunun bir örneğidir. Hatta Osmanlı askerlerinden bir kısmı biçare zayıf ve hasta olup ormanlıkta kalarak ağaç kabuklarını ve ot kökü yiyerek ve bazıları da uçurumlardan telef olarak yaşamını yitirmişlerdir. Kızanlık beldesine giren Bulgar eşkiyaları 811 senesine ait cami-i şerifi soyup tüm eşyalarını çalarak, Kuran-ı Kerim ve cüzleri parça parça ederek ayaklar altına alarak minarelerden bütün gün edebsizce bağrışarak Ezan-ı Muhammed'iyi alaya alırlardı. Bu eski kıymeyli camii'yi kiliseye çevirip papazları bir ayin esnasında çarpılınca terk ederek mühimmat deposu olarak kullandılar. Müslümanlara iftira atan ''Rus'a kurşun sıktı'' diyerek iftira atan Bulgarlara inanılarak haksız ve sebebsizce bir çok mazlum insan öldürüldü ki esas gaye mal sahibinin ölümüne sebeb olup variyetine sahip olmaktı.
Tarihte bir eşi dahi yaşanmamış vukuular olmaktaydı ki.. ''Ölüm bana tatlı geldi.'' diyerek yaşamdan usanılan zamanlardı. İntikamcı Bulgarlar, Zağra'nın istilası üzerine Yaka boyundaki Hriste, Külbe, Bükülmük, Hızır bey, Canbazören köylerine baskınlar yaparak işkencelerle bir çok müslümanı çoluk, çocuk demeden öldürdükleri gibi Bükülmük Bulgarlarının, 102 müslümanı bir samanlıkta ateşe vererek canlı canlı yakmaları olağan sayılmaya başlandığı zamanlardı. Sakallı müslümanlara hitaben ''Hacı baba bu ak sakal kana boyanacak, sizi asacaklar!'' tehditleriyle dolananlar bir taraftan dalga geçerek ''Korkmayınız! Bizim padişahımız Rusya Çarı adaletlidir. Kimseye fenalık etmez, çok iyi olacak, siz hep iyi adamlarsınız, size bir şey yok! Korkmayınız! Gerçi fenaların cezası verilecek...!'' demekteydiler. Düşmanın eline geçmesin diye ahali köylerini terk ederken evlerini ateşe vererek, yolda bebelerini terk ediyorlardı ki ana yüreği kıyamayıp, geriden gelenler Meriç'in azgın sularına bırakıversinler...! Eski Zağra zalim Bulgarların elinde 10 gün durdu ki kasaba dan 1,500 müslümanı, köylerinden 1,800 müslümanı işkencelerle çoluk çocuk demeden katlettikleri sahihdir. Çoranlı köyünden 72 müslümanı bir harman içinde kolları bağlı olarak katlettiler ki, Hızır Bey köyünde Hatip Hacı Hafız ve ailesinin yanında Hacı Ali'yi sakalından gazla tutuşturup yakarak ''Kebab pişiriyoruz'' diyecek kadar vahşileştiler. Esir aldıkları gençlerden ''Siz cepken giymeyi seversiniz.'' diyerek pazularını dilim dilim keserek ''Artık yoruldum, bir sigara iç.'' diyerek tenasül organını kesip ağızlarına soktula ki Diri diri başının derisini yüzmekten geri kalmayıp, kadınlara vahşice işkenceler ettikleri normal karşılanmaya başlandığı zamanlardı. Sarıhanlı köyünden 160 kişiyi işkencelerle öldürerek ''Buraya bir İslam mezarlığı yapacağız!'' diyerek evleriyle beraber aileleri diri diri yakmışlardır. Osmanlı ecdadından yüzbinlerce mazlum müslümanı kısa sürede katlederek tarihte kara leke bırakmışlardır.
Araştırmacı Yazar-Tarihçi
Volkan Yaşar BERBER