Dünyanın da ülkemizin de göreniyle görmeyeniyle, duyanıyla duymayanıyla, yürüyeniyle yürüyemeyeniyle bir arada yaşayacağı şehirlere ihtiyacı var.
Sadece engelliler için değil tüm insanlar için erişilebilir şehirler inşa etmemiz gerekiyor.
Bir insan yaşadığı şehirde bulunduğu yerden diğer bir noktaya yalnız başına ulaşamıyorsa, dokunmak istediği bir yere dokunamıyorsa, hastanesine, işyerine, parkına, sinemasına, alışveriş merkezine, tiyatrosuna, müzikaline gidemiyorsa o insanın o şehirde yaşaması çok da fazla bir şey ifade etmez.
Herkesin bu hayattan az ya da çok payını alma ve mutlu bir hayat sürme hakkı vardır.
Bu dünyada güzel şeyler hayal eden ve onları gerçekleştirmek arzusuyla yanan, büyük bir sabır, azim ve kararlılık içinde olan güçlü insanların var olduğu unutulmamalıdır.
Mutlu şehirler meydana getirmemiz için kendisiyle barışık, hayata tutunmuş, zor anlarda bile gülümseyerek çevresine bakabilen insanların sayısını çoğaltmalıyız.
Engellilerin mahpus hayatı yaşadıkları evlerinden diğer insanların içine çıkmasını istiyorsak araçlardan arındırılmış sokaklar, geniş yaya yoluna sahip ışıltılı ve düz caddeler, erişilebilir yollar, otobüs durakları, toplu ulaşım araçlarını düşük tabanlı tasarlamalıyız. İmalatlarını ve döşeme işlerini ona göre ehil ustalara yaptırmalıyız.
Gündelik yaşamda en çok faydalandığımız, mevcut hastaneleri, eğitim kurumlarını, kamu binalarını, işyerlerini, sosyal mekanları ve konutları engelli erişimine uygun hale dönüştürmeliyiz.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre dünya nüfusun yüzde 15'inin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre de ülkemiz nüfusunun yüzde 12'sinin engelli olduğu unutulmamalıdır.
Yayalar için yapılan kaldırımlar pek çok şehirde özel araçların ve taksici esnafın işgali altında. Otomobiller yetmiyormuş gibi bir de mahalle esnafının tezgahı, masa sandalyesi, reklam tabelası, dondurma dolabı ve park eden devasa kamyonlar dizi dizi sıralanmış.
Kaldırımlar insandan ziyade arabaların olmuş. Kaldırımlara park edilen araçlar yaya trafiğini sürekli aksatıyor. Vatandaşlar yola inerek yürümek zorunda kalıyor. Kaldırım işgali nedeniyle yolda yürümek zorunda kalmak da kazalara davetiye çıkarıyor.
Şehirlerimizde maalesef yürüyecek kaldırım bulmak zor. Özellikle semt merkezlerinde, değil bir engellinin rahat hareket etmesi, normal bir insanın bile yürüyecek kaldırım bulması adeta imkansız hale gelmiş.
Cadde-i kebirler bile yol vermiyor artık. Belediyeler caddeler başta olmak üzere önem arz eden sokaklarda kaldırım işgalcilerine son verdirmelidir. Uyarıların muhatapları tarafından dikkate alınmadığı her yerde görülmektedir. Araç ve dükkan sahiplerine ceza-i yaptırım uygulanması mecburiyet kazanmıştır.
Bir arada yaşayabileceğimiz ve ortak alanları birlikte kullanabileceğimiz yollar, alanlar, mekanlar ve binalar inşa etmediğimiz müddetçe insanlarımız değil, şehirlerimiz engelli olacaktır. İnsanlarımız da mutsuz…
Unutmayalım: Şehirleri mutlu eden insanlardır.