Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.
Asırlar boyunca Cenab –ı Hak tarafından, insanlara ilahi emir ve yasakları ulaştırmaları için peygamberler gönderilmiştir.Bu peygamberlerin belli vasıfları olmakla birlikte ,bu vasıflardan biride ’’ Tebliğ’’ vasfıdır.Tebliğ vasfı Peygamberler’in Allah’ tan aldıkları ilahi emirleri insanlara aktarmasıdır. Her zaman olduğu gibi bu asırda da ümmeti bulunduğumuz Peygamberimiz a.s.m.’ın dalalet yolunu tutan veyahut dalalette gidenlerin arkalarından giden ümmetlerini hidayet yoluna getirmek ve rızayı ilahiyi ve hoşnudiyetipeygamberiyi kazanabilmek için insanlara tebliğde bulunulması gerekmektedir.Unutulmamalıdır ki tebliğ yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar, yine tebliğ sıfatına sahip peygamberlerin hayatlarından alınıp modellenmelidirki tebliğ muvaffak olunsun. Yoksa yapılan tebliğ ya te’sir etmez ya yanlış anlaşılır yada sonuçsuz kalır .
Muvaffakiyetli bir tebliğ için; Tebliğde bulunurken yani insanları yanlışlarından çevirip doğru yola davet etmeye çalışırken her hangi bir maddi –manevi menfaat bekleyip ,çıkar ilişkisi içine girilmemelidir. Kalben dahi arzu edilip beklenilmemelidir..Yalnızca rızayı ilahiyi gaye yapıp, Cennetin meyveleri gibi, kopardıkça yerine aynı gelmek sırrıyla bâki hükmünde olan amel-i uhrevî meyvesini, bu dünyada fâni bir surette yemek, kâr-ı akıl değildir. Bâki bir lâmbayı, bir dakika yaşayacak ve sönecek bir lâmba ile mübadele etmek gibidir. sırrının unutulmaması elzemdir.
İnsanlara tebliğde bulunan kişiler üzerlerine düşen görevleri ellerinden geldiğince yerine getirmeli, fakat neticeyi Allaha havale ederek tevekkül etmelidirler.Hüsnü kabul ve hüsn-ü tesir ve teveccüh-ü nâsı kazanmak noktalarının Cenâb-ı Hakkın vazifesive ihsanı olduğunu ve kendi vazifesi olan tebliğde dahil olmadığını ve lâzım da olmadığını ve onunla mükellef olmadığını bilmekle ihlâsa muvaffak olurlar ’’Şüphesiz sen sevdiğin kişiyi doğru yola iletemezsin.Fakat Allah ,dilediği kimseyi doğru yola eriştirir ’’sırrıyla anlamalılardırki , insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenâb-ı Hakkın vazifesidir; Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamak lazımdır.
İnsanlar tebliğ esnasında ,vazifelerini ifa ederlerken karşılaştıkları zorluklara sabr etmeli, o meşakkatlere göğüs germeli ,sarsılmadan her sıkıntıya katlanmalıdırlar.Hatta bu uğurda gerekirse seve seve hayatlarını feda etmeyi göze almalıdırlar. Enbiyaya yükletilen risalet(peygamberlik) ve teklif yükünün pek ağır olduğuna ve sahraları faydalandırmak için yağmur, kar ve fırtınaların şedaidine(şiddetine) mâruz kalan yüksek dağlar gibi, peygamberlerin de ümmetlerinifeyizlendirmek için risalet zahmetlerine mâruz kaldıklarına işarettir. sırrınca karşılarına çıkacak zorluklara katlanabilmelidir.
İnsanlar tebliğde bulunurken , doğruyola davet ederken davalarında hırslı ,gayretli olmalı,insanlardan hemen ümitlerini kesmemeli ,herkesten ümitvar olmalıdır.Onlar için dua etmelidir.‘İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin ‘ayetini her zaman hatırlarına getirmelidirler.
Tebliğde bulunan insanlar vazifelerini icra ederken rol model olmanın/olabilmenin farkına varmalı,önce kendi nefsini ıslah etmeli ,ahlakıyla,imanıyla,söz ve davranışlarıyla yani lisan-ı hal ve kal ile davalarını yaşayıp,diğer insanlara örnek olmalıdırlar . Yani lisanından önce hali tebliğde bulunmalıdır.Peygamberimizle ilgili ‘ Yaş kırka baliğ olduğunda, iyi olsun, kötü olsun ve nasıl bir ahlâk olursa olsun, rüsuh(iyice yerleşme) peyda eder, meleke haline gelir, daha terki mümkün olmaz. Bu Zâtın tam kırk yaşının başında iken yaptığı o inkılâb-ı azîmi âleme kabul ve tasdik ettiren ve âlemi celp ve cezb ettiren, o Zâtın (a.s.m.) evvel ve âhir herkesçe malûm olan sıdk ve emaneti idi. Demek o Zâtın (a.s.m.) sıdk ve emaneti, dâvâ-yı nübüvvetine en büyük bir burhan olmuştur .düsturunu hatırlamak ve iyi tefekkür etmek gerektir.
Tebliğde bulunan kişi muhatabının durumuna ,yaşına ,o anki haline uygun bir tebliğ yapmalıdır . Cenazesi bulunan kişiye kalkipta sadaka ile ilgili bir şey anlatmak o tebliği te'sirsiz kılar .Çünkü o anda muhatabın durumu,dünyanınfaniligine ,ebed yurdu olan ahirete ve herkesin başına gelecek olan ölüm hakikatine uygun teselli verici şeylere açık olacaktır.Ve bunlarla ilgili yapılacak tebliğ o kişi içinmemnuniyet verici bir tebliğ olacaktır.
Cenabı hak bizlere buasırda ''Ahlâk-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) ile tahalluk'u ( ahlanlanmak) ve Sünnet-i Peygamberîyi ihya etmeyi ,ve rehberimiz olarak şeriat-ı garrayikullanmayı ( şeriatın parlak kanunları )ve maksadımızada i'lâ-yı Kelimetullahi koyarak tebliğde bulunmak nasib etsininşaallah