Yıllar önce bir müşterimden dinlediğin çok ilginç bir olay. Sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle olayı yaşayan ve anlatan kişi gerçekten çok düzgün, ahlaklı, erdemli tipik bir Anadolu insanı.
Bu kişi, bir marka aracın özel yetkili servis işini yapıyordu. Yani araçların tamir ve bakımının yanında yedek parça satışı işi ile iştigal ediyordu. Daha sonra işinden elini eteğini çekerek çocuklarına devretti.
Ben onların iş yerine ziyarette bulundum, o kişi benim ziyaretime geldi derken samimi diyaloglar oluştu.
Bir gün yine ziyaretime gelmişti. Geçmiş ticari faaliyetlerinden, memleketinden vs. konu açıldı. Anlattıklarından anladığım bayağı bir aşamalardan geçerek bu günlere gelmiş. Konuşmamızın en ilginç yanını ise aşağıda olduğu gibi aktarıyorum.
Dedi ki;
Ben geçmişte bu yaptığım işten büyük zarar ettim. Bu zarar kendi ölçeğimde benim için büyüktü. 100 TL borcum varsa onu karşılayacak ancak 30 TL’lik mal varlığım vardı. Durumum özet olarak buydu. Çaresizdim. Ne yapacağımı gece gündüz düşünüyorum ancak çıkar bir yol bulamıyordum. Alacaklılara karşı mahcubiyetten, sıkıntıdan bunalıyordum. Memlekete gitmek istiyorum ancak, borçlu olarak onursuzca da gitmek istemiyorum.
İşin ilginç yanı şu: Dükkanımda artık Türkiye’de hemen hemen hiç kullanılmayan eski araçların yedek parçaları vardı. Onların tamamını ayıklayıp dükkânın ortasına istifledim ki hurdacıya hurda demir fiyatından satacağım. Ederi de taş çatlasa 2.000 TL tutar. Dükkânda ve raflarda kalabalık oluşturmaktan başka bir işe yaramıyordu.
İşten çıkıp akşam eve geldiğimde hanım, çoluk çocuk olumsuz etkilenmesinler diye sıkıntımı hissettirmemeye çalışıyordum. Gece yattığımda eşime sırtımı dönüp ağlıyordum. Çünkü çaresizdim.
Bir gün yine ağlarken kendi kendime dedim ki; Acizler gibi ne ağlıyorsun , kendini sahipsiz mi sandın ? Senin bir sahibin var ve veren de O, alan da O. O’na içtenlikle dua ettim ve yardımını istedim.
Dualarım Kabul olmuş ki; Aylardan Temmuz idi. Sabah Saat 8:00 civarında dükkana gittim. Baktım dükkanın önünde siyah takım elbiseli, siyah gözlüklü iki kişi var. Onları görünce tedirgin oldum. İçimden dedim ki; demek ki bizim çek ve senetler bunlara kadar gelmiş. Dükkana yaklaştım bunlara selam verdim selamımı almadılar. Korktum. Bir taraftan dükkanın kapısını açmaya çalışıyorum , öbür taraftan da gözümün altından onların hareketlerini gözetliyordum..
Neyse dükkanın kapısını açtım, asma katta bulunan ofisime çıktım. Hemen peşimden bu iki siyah takım elbiseli kişiler odama geldiler. Hoş beş muhabbetinden sonra sebebi ziyaretlerini sordum. Dediler ki; Biz Türkmenistan’dan geliyoruz. … marka araçların yedek parçasını bakıyoruz, sende olacağını söylediler . Kim söyledi derken konuyu şu şekilde arz ettiler.
Bize yedek parça lazım oldu. Ankara’da falanca firmada bulabilirsiniz dediler biz de Türkmenistan’dan uçağa atlayıp Ankara’ya geldik. Ancak Ankara’daki firma bize aradığımız yedek parçaların çok eski olduğunu kendilerinde bulunmadığını söylediler. Nereden temin ederiz dediğimizde de Silivri , Büyük Çekmece taraflarındaki bir firmaya yönlendirdiler. Oraya gittik orada da bulamadık ve seni söylediler. Ondan dolayı buraya geldik dediler.
İş yerini gezdirirken hurda fiyatına satmak amacıyla dükkanın ortasına yığdığım yedek parça yığınını görünce; işte bizim aradığımız yedek parçalar bunlar dediler.
Geçtik ofise, 3 adet çay söyledim. Çaylar geldi içerken sıra geldi pazarlığa. İçlerinden biri bana dönerek;
-Bunların tamamına ne istiyorsun dediler.
-Hurdaya 2.000 TL ye vermeye razıyım ne söyleyeceği bilmediğimden Siz ne veriyorsunuz dedim?
-30.000 USD verelim dediler.
- Pazarlık olsun diye 40.000 USD istedim.
-35.000 USD verelim bu iş bitsin dediler.
-Kabul ettim.
-Paran Perşembe günü hesabında olacak dediler.
Perşembe günü geldiğinde Sabahtan başladım bankayı aramaya. Her saatte bir aradım. Çünkü çok ihtiyacım vardı. Sonunda 17:00 civarlarında bankadan , hesabıma 35.000 USD’nin geldiğini söylediler. O para tekrar buralara gelmeme sebep oldu dedi.
İnsan gerçekten sahipsiz değilmiş.
Niyetiniz halis ise sebepler hasıl olabiliyor ve akıbetiniz de hayır oluyor.
Yolunuz ve bahtınız açık olsun.