TCMB, ağustos ayı politika faizini beklentiler doğrultusunda 50%’de sabit bıraktı. Artık faizin sabit kaldığı kararı eskisi kadar haber değeri taşımıyor. Piyasa TCMB’nin metinde yazdıklarını daha çok takip eder hale geldi. Bunun bir numaralı sebebi faiz indiriminin gerçekten bir seçenek mi olduğu yoksa bunun şimdilik bir gündem olmadığı yönündeki demeçlerdir. Merkez Bankası metinde yine sıkı para politikasındaki kararlı duruşun devam edeceğini ve aylık enflasyon verilerinde gözle görülür şekilde iyileşme görülene dek mevcut anlayışın dışına çıkılmayacağını dile getirmiştir. Bu demeçten aslında kısa vadede faiz indiriminin Merkez Bankasının gündeminde olmadığını anlayabiliriz.
Bu ayki metinde geçen ay kredi büyümesi ile ilgili olarak yazılmış olan büyümenin takip edildiği yönündeki ifadeye yer verilmemiştir. Metinden çıkarılan ifade ile kredi büyümesinin hızının kesildiği ve ilave sıkılaştırıcı önlemler alınmayacağının yorumu yapılabilir.
Metinde her ne kadar parasal sıkılaşmanın devam ettiği ve bundan ödün verilmeyeceğini altı çizilse de piyasada Merkez Bankasının metne sadık kalmayacağını, faiz indiriminin örtülü de olsa hep bir seçenek olduğunu ve bunun yıl bitmeden olacağını savunanların çokta az oldukları söylenemez. Faiz indiriminin olacağını savunanlar aslında bunları birtakım gerekçelere sığınarak yapmaktadırlar. Takip edecek aylarda enflasyonun baz etkisiyle düşeceği öngörüsüyle politika faizinin reel faizin üzerinde kalacağını bunun toplumdaki ekonomik açıdan güçlü olan kesimin satım alma gücünü artıracağını ve bunun talep enflasyonu yaratacağını , aynı zamanda yüksek faizin maliyetleri artıracağından maliyet enflasyonuna da sebebiyet vereceğini aktarmaktadırlar.
Bunun yanında bu hafta Bloomberg’in yapmış olduğu bir haberde hanehalkının enflasyon beklentilerinin geçen ay yükselmesinin ardından vatandaşların yeniden dolar yatırımına yöneldiklerini söylemekteydi. Aynı zamanda haberde dolarizasyonun tekrar arttığını ve bunun Merkez Bankasının enflasyonla mücadelesine büyük sekte vuracağına değinmişlerdir. ABD’li banka Barclays’ın yaptığı hesaplamalara göre Türkiye yerleşiklerinin döviz mevduatları geçirilen 5 hafta içerisinde 4.1 milyar dolar arttı. Talep artışının çoğunu şirketlerin karşıladığı aktarılırken geçen haftaki artışın yarısından çoğunun bireysel olduğunun da altı çizilmiştir. Dolara olan talebin arttığının bir başka göstergesi ise Kapalıçarşı’daki tüccarlar bu hafta bankalardan daha pahalı olacak şekilde dolar satmalarıdır. Bunun yanında artan dolar talebine karşın devlet bankaları da döviz satışlarını artırarak geçtiğimiz haftanın ilk iki iş gününde sadece 3 milyar dolarlık satış gerçekleştirmiştir.
Piyasadaki ekonomik davranışlar izlenildiğinde verilerin ekonomi politikasına olan güvenin yavaş yavaş sarsılmaya başladığına işaret etmektedir. TCMB’nin faiz indirimi konusunu gerçekten kısa vadede gündeme almaması bu ve benzeri haberlerin büyümesini engelleyecektir. Mevcut sıkılaştırıcı para politikasının devam etmesi ve bu yönde PPK metninde ifadelere yer verilmesinin en azından yıl sonuna kadar ekonomi politikalarının neler getireceğinin takip edilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.