Sinop son derece gizemlerle dolu bir şehir olarak tarihteki yerini alıyor..
Şehir içinde ne kadar ilgi çekici yerler varsa, şehir dışında bulunan arazide de bir o adar bilinmeyen sırların, özelliklerin, güzelliklerin bulunduğunu söylememiz mümkündür.
Tarih boyunca Sinop şehrinin kurulduğu yer, daha çok şimdiki kalelerin içersin de bulunan arazi olarak biliniyor.
Çünkü Tabii Liman’ın her dönem Sinop için hayati önem taşıdığını çok iyi idrak etmemiz gerekir. Bu nedenle yaşam ve şehirleşme büyük ölçüde denizle, tabii limanla başlayıp, yine bunlarla devam etmiştir.
Sinop’un Boztepe burnu çevresinde ve Çukurbağ’ı mıntıkasında yüz yıllar içinde yapılaşma adına hiçbir işaret bulunmuyor. Bütün belgeler yarımada düzlüğünü ekilebilir, tarım yapılan yer olarak belirtiyor. İbni Batuda adlı Seyyah yazdığı kitabında, Sinop’un çok kalabalık bir şehir olduğunu, batı yönünde rumların yaşadığını, Boztepe düzlüğünde de 11 tane Rum Köyünün bulunduğunu, bu köylerde tarım ürünlerinin, sebze ve meyve bahçelerinin yetiştirildiğini yazmıştır. Bu günkü ismiyle bildiğimiz Nisi Köyü (karakum) bu köylerden bir tanesidir.
Ada’da bulunan arazilerin kazılması sırasında toprak altından yapılaşmaya ait hiçbir kalıntı çıkmamıştır. Ada düzlüğündeki arazilerle birlikte Çukurbağ yöremizdeki topraklarında her dönem tarıma ayrıldığını, burada yapılaşmayla ilgili hiçbir emarenin bulunmadığını biliyoruz. Tarihçiler Çukurbağ yöresinde üzüm bağlarının bulunduğunu, bu nedenle de Sinop’ta şarap üretiminin yüksek düzeyde olduğunu yazıyorlar… Bu yöremizde bulunan Üzümlüdere, Çukurbağı, Ada yamacındaki Abdullah Bağı arazi isimleri bu işi çok güzel bir şekilde doğruluyor..
Bunun yanında eski Amerikan Radarının Sinop’a bakan tarafında ismine ‘Yıkık Kale’ dediğimiz tarihi yer, Sinop’luların çok önem verdikleri ibadet merkezidir… Evliya Çelebi bu yerin şehrin en yüksek tepesinde bulunduğunu, her gün kalabalık insanların burayı ziyaret ettiklerini yazmıştır. O yıllarda bu yıkık kale denilen ibadet yerinin Seyitbilal Türbesinden bile daha önemli olduğu ayrıca belirtilmektedir. Yine Sinop nüfusunun önemli bir bölümü Rumlardan oluşması nedeniyle de bu yıkık kalenin bu millete ait ibadet yeri olduğu sanılıyor...
Bence Sinop’un en önemli yeri Sülük Gölü’dür.. Bilim adamlarına göre Sülük Gölü bir yanardağ Kraterinin ağzıdır.. Bu yerin Boztepe’nin düzlüğünde bulunması, Tepe aşağısına doğru taş ocakları ile kaplı bulunması bu tezi önemli ölçüde güçlendirmektedir.
Boztepe düzlüğündeki arazilerin hepsinin isimleri vardır. Bunu eski adalılar çok iyi bilirler. Mesela önemli olduklarına inandığım ada’nın kuzeye bakan sahilinde Kömür kuyusu, Asmakaya, Sülük gölünün kuzeyinde yedi kuyular, biraz batıya doğru Boklutepe, Şehirden ada düzlüğüne çıkılan yolun başında, yani Radarın altında Çelik Bahçesi, bu yerin üstünde kavağın yanı, Abdulla Bağı, Kaymak Kavağı, Nisi köyü gibi isimler mevcuttur. Ünlü Seyyah İbni Batuta'nın onbir Rum Köyü dediği isimlerde bu yazdığım yerler arasında olabilir. Sülük gölü civarında bulunan yedi kuyular Su sarnıçları ile kaplıdır. Eskiden Sinop’un içme ve kullanma suları bu kuyulardan sağlanırdı.