GÜZELİM SİNOP’UN KALKINMASINA YÖNELİK BÜTÜN VERİLER MEVCUT, ANCAK BUNLARI HAYATA GEÇİRMEMİZ NE YAZIKKİ MÜMKÜN OLMUYOR…
Güneşin denizden doğup denizden battığı. Deniz – çöl- göl ve orman’ın bir arada görüldüğü. Türkiye’nin tek fiyord’unun burada bulunduğu. Fatih Sultan Mehmet’in “ Ceziret – Ül Uşşak” (Aşıklar Ülkesi), 1. Ahmet döneminde karadeniz’in en zengin ve bayındır limanlarından biri olarak “Medinetül Uşşak” (Aşıklar şehri) diye anılan, Evliya Çelebi’nin “Güzel İnsanların yaşadığı yer” diye tanımladığı ve nihayet Büyük Atatürk’ün “Ne olurdu Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da olsa idi” diyerek işaret ettiği bu güzel il , ne yazık ki daha sonraları arzulanan şekilde gelişme gösterememiş durumda bulunuyor.
30 Kasım 1853 tarihinde Rus donanmasının Osmanlı donanmasını Sinop Limanında basması. Aynı baskında Sinop tersanesinin bombalanması ve tahrip edilmesi bu ilin gelişmesine vurulmuş önemli bir darbe olmuştur.
Daha sonraki yıllarda buraya yapılan yatırımlardan Kibrit Fabrikası, Amerikan Müşterek Savunma tesisleri, Söksa A.Ş. ve Sinop Cam Fabrika’sının faaliyetleri bu şehrin ekonomisine bir nebze cansuyu olmasına rağmen, daha sonra bu tesislerin taşınması ve kapanması sonucunda Sinop ekonomisi zor duruma düşmüştür.
Son yıllarda Sinop –Samsun, Sinop – İstanbul otobanlarının hizmete girmesi Sinop turizmine biraz katkı sağlamasına rağmen, kıt kanaat durumda olan ekonomisine önemli bir katkı yapmamıştır.
Sinop İli turizmle anılmasına rağmen bu sektöre ışık tutacak tarihi eserleri, yıllar içersinde yıkılmış, harap edilmiş durumdadır. Hepimizin bildiği gibi kalelerimizin bir çoğu yıkık, dökük vaziyette duruyor. Ayakta duran kale surlarımız da nedeni bilinmeyen bir şekilde önü binalarla kapatılmış, yada alay edilecek şekilde üzerine bina kondular yerleştirildiğini görüyoruz. . Yine Sinop Tarihi Cezaevi’nin girişindeki kale duvarlarının içinde bulunan sütün taşlarının, Sinop’ta bulunan ve yıkılan tarihi yapıtların, sarayların, heykellerin izlerini taşıdığını hepimiz biliyoruz.
Sinop’ta yalnızca tarihi eserler, tarihi yapıtlar mı yıkılmış, harap edilmiştir?. Tabii ki hayır!. Hiçbir şekilde çevreye, burada yaşayan insanlara zararı olmayan yarımadanın tam tepesinde bulunan krater ağzındaki sülük gölünün kurutulması, hangi akla uygundur, hangi menfaatler gözetilerek yapılmış bir girişimdir?. Yine bu olaydan ders çıkarmayan zihniyet bu defa Kara Gölü de kurutmuştur. Ulusal basın ve yayın kuruluşlarında yetkililer devamlı açıklama yapıyorlar; Sulak alanlarımızı koruyalım diyorlar. Bu haklı açıklamaların Sinop için geçerliliği demek ki yok ?. Gümüşhane ilindeki ‘Dipsiz Göl’ hazine aramak için kurutuldu, Türkiye ayağa kalktı, iki yıl içinde de suyu verildi. Sinop’taki bir milyon yıllık Krater ağzı garibim Sülük Gölü kurutuldu kimseden hiç ses çıkmadı. Yakında ismi de kayıtlardan silinirse işte o zaman yetkililer rahat ederler.
Tahrip edilen tarihi eserlerin, kalelerin önünün açılması için başlatılan çalışmaların sürdüğünü görüyoruz. Bu nedenle Meydan Projesinin Sinop’un güzelleşmesi ve Turizmi için de önemli olduğuna inanıyorum. Sinop Sahil yolu projesi de bu şehir için hayati öneme sahip bir çalışmadır. İnşallah proje tamamlanır, hizmete girer.
Sonuç olarak Sinop’un gelişmesi ve kalkınması için bütün potansiyeller sinesinde mevcut olmasına rağmen ne yazık ki şansı bir türlü yaver gitmiyor. Yani bu güzel şehri harekete geçirecek yatırımlar yapılamıyor. Deyim yerinde ise Sinop’ta Un var- yağ var- şeker var, Ancak ağız tadıyla bir türlü Helvayı karıp ta yememiz mümkün olmuyor.. İnşallah yiyeceğimiz güzel günler gelir.
Hoşça kalın…