Tarzan Kemal Evi
Bundan yıllar önce emekli bir Avrupalı, piyangodan bugüne kadar verilen en büyük ikinci ikramiyeyi kazanıyor: Tam 200 milyon euro!
Ve açıklamasında şöyle diyor:
“Hayat amacım hiçbir zaman yat, malikane veya Ferrari filan almak olmadı; bu miktar bir parayla hep faydalı bir iş yapmayı, ona anlam kazandırmayı düşledim”
Hayatının büyük bölümünde, ülkesinin ormanlarından kesilen ağaçların kamyonlarla sürekli taşınmasına üzüntüyle tanıklık eden bu talihli, 200 milyon euronun tamamına yakınını ne yapıyor biliyor musunuz?
Sadece ormanları ve biyoçeşitliliği korumayı amaçlayan bir vakıf kuruyor.
Hızı hiç düşürmeden , size farklı ama gerçek bir olay daha anlatayım:
İngiliz bir soylunun annesi Amerikalı olduğu tahmin edilen gayrimeşru bir çocuğu 17. yüzyılın çok iyi bir kimyacısı ve mineraloğu haline geliyor. Mineral ve maden cevheri örnekleri topladığı için bütün Avrupa'nın tüm ülkelerini dolaşıyor ama Amerika’yı göremeden ve hiç evlenmeden yaşama gözlerini kapıyor.
61 yaşına geldiğinde, yani ölümünden üç yıl önce de bir vasiyet kaleme alıyor:
Ve bütün servetini yeğenine bırakıyor...
Ama vasiyetin devamında şöyle yazıyor:
''Şayet yeğenim de bir varisi olmadan ölürse, bu servetin tamamı Amerika’nın başkentinde bilgiyi herkesin erişimine açan bir kurumun kurulması için kullanılacaktır...''
Ve yeğeni, bir varis bırakmadan ölüyor.
500 Bin ABD doları; yani o dönem Amerika’nın toplam federal bütçesinin 1/66'sını oluşturan bu miras da Amerika’ya bağışlanıyor.
Vasiyete de gerçekten uyuluyor ve bu parayla başkent Washington'da 20 müze, 10 araştırma merkezinden oluşan büyük bir enstitüsü kuruluyor
Şu an bu enstitü içerisindeki müzeleri yılda 30 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Üstelik hepsine de giriş ücretsiz.
Mirasını neden bir kere bile görmediği Amerika’ya bıraktığı bilinmiyor ama bilinen ve görünen o ki; Bir vizyoner, 170 yılı aşkın süredir, milyonlarca kişinin keşfetme ve öğrenme arzusunu besliyor ve onlara ilham kaynağı sağlıyor.
Yazının başında piyango talihlisinden bahsetmiştim ya hani -ismini açıklamayan bu talihlinin- güzel bir de sözü vardı. Ne diyordu dur bakalım.. Evet şöyle:
''Paylaşmak'' insanı mutlu eder; öfkeni somut ve faydalı eylemlere dönüştürmek için etkili bir kaldıraç oluşturursun...
Birol yine çok uzadı be dostum demeyecekseniz ve güzellik yarışmasında yarışmacılara yöneltilen sorulardan biri gibi olmasın ama… Milli Piyangodan 200 milyon TL kazansaydınız dünyaya, doğaya, ülkenize, memleketinize ve gelecek kuşaklara siz ne verirdiniz? Yanıtlarınızı lütfen yoruma ekler misiniz ?
Ben mi ? Şimdi, doğruya doğru paranın bir miktarını en başta kendimize ayırırdım; kızlarımın eğitim parasını da önce bir garantiye alırdım.
Sonra eşimle bu sabah kahvaltıda hayalini kurduğum şeyi yapardım.
Yani memleketim Sinop'ta belki de sonra 81 vilayette, özellikle genç kardeşlerimin kendilerini bu et kemik vücut beden yanılsamasından sıyırıp, aslında her an O şah damarımızdan yakın HÂK ile her daim bir olduklarının “farkında” yaşamalarını sağlayacak ve ÖZ benliklerindeki sonsuz sınırsız üretme ve gerçeğe dönüştürme idraki ve deneyimlemelerini sağlayabilecek pratikler yapabildikleri çok düşük ücretli hatta çoğu zaman da ücretsiz bir eğitim enstitüsü kurardım.
Hala param yeterse de Avrupa'daki örneklerine çok imrendiğim bir şey var; onu Türkiye'mde hayata geçirirdim. Avrupalılar tarihe yön vermiş, ülke hafızalarında iz bırakmış, yer edinmiş bütün sanatçı ve yazarların yaşadıkları evleri koruyup ya ziyarete açıyorlar ya müzeye dönüştürüyorlar. Bizde veya dünyanın çeşitli ülkelerinde de bunun örnekleri var ama gözlemlerime göre Fransa bunu çok daha sistematik ve geniş kapsamlı yapıyor kanımca.
Onlardan ilham alarak, ülkemizin farklı şehirlerinde butik yazar - sanatçı evleri, müzeler için fon yaratırdım.
Sinopumda Tarzan Kemal doğal yaşam ve öz kültür evi kurardım.
Bir Pazar siz dostlarımızla her beraber buluşup, mükellef bir yemek de yerdik tabii.
Hayallerinizin gerçeğe dönüştüğü bir Pazar günü dileğiyle efendim.
Hoşça ve sağlıkla kalın.