"Beden yorulur, gözler kapanır, kalemin mürekkebi biter, gözyaşları diner, denizler durulur, diller susar, bilenler korkaklardır, cahiller cesaretli, zihin yorgun, ruh meçhulde, sen neredesin?"
Bu satırları düşüncelerimi yazdığım bir defterimde buldum. Bugünkü konumuz tam da bunun üzerine olacak. Yerinde ve icabında...
Çok sevdiğim iki kelime vardır. Üsturup ve itidal. Üsturup bir işi adabına göre yapmak, itidal ise dengede kalmak anlamına gelir. İtidale bir örnek verelim. Savurganlık ve cimrilik iki aşırı uçtur. Bu iki aşırı ucun denge noktası, yani itidali cömertliktir. Hayatını itidal üzere yaşamayı becerenledir asıl hak üzere olanlar. Bu biraz da koşmaya benzer. Çok hızlı koşarsan varmak istediğin noktaya varamadan yorulur ve bitkin düşersin. Yavaş koştuğunda ise hiçbir şeye yetişemez, hiçbir anın kalbinde olamazsın. Dengeyi bulmak lazım her zaman. Bu konu çerçevesinde konuşmak ve susmak üzerine de söylemek istediğim birkaç şey var. Bir söz var bilir misiniz "Ya şimdi konuş ya da sonsuza kadar sus!" diye. Ben bu söze bir nebze katılıyorum. Çünkü genelde insanın kendini ifade etmekte geri durduğu konuların sonrasında pek bir önemi kalmaz. Yanlış bulduğum noktası ise her insanın anında en doğru cevabı verebilecek kişilikte olamayacağı ihtimalinin göz ardı edilmesidir. Kelimeler ve cümleler öyle ki kimi zaman cümlenin baş harfi olurken kimi zaman ise noktası olur. Bu nokta da sessizliktir. Susmaktan konu açılmışken... Öyle bir sanattır ki nerde susacağını bilmek, bundan sebeptir sükutun altın oluşu. Fazlalık noksanlıktır. Çok konuşmak hele ki vakti ve yeri değilse kişiliği gölgede bırakır. İnsanın dili ile gölgede bıraktığı karakteri ise hiçkimse tarafından saygı görmez. Daimi sessizliği sürdürerek etrafındakilerin kendisini anlamasını bekleyenlere gelince onlar, sonuç vermeyecek bir beklentinin içerisindedirler. İnsanı insan yapan, duruşunu belirleyen, öbür insanların kendisine saygı duymasının asıl ölçütü olan tam da budur: Yerinde sükut, icabında ikrar (dile getirme).
Akıldan, kalpten ve ruhtan kopup gelenlerin tamamı dilin ucuna varır. Bunları dışa vurmak yada sükuta mahkûm etmek kişinin elindedir. Verilen karar insanı oluşturan temel parçaların yapı taşlarından olunca sormak istiyorum size: Günümüzde nerde duracağını bilmeyen bu denli insan varken, herşey bu denli karmaşık ve bilinmezken, bu bütünde 'sen nerdesin?'