Yaptığınız ameller, kurtarıcı olabilecek mi? Yarım yamalak. Son dakika kılınan namazlar şahitlik eder mi hakkınızda? Günlük telaşın içinde sıkışıp kalan kulluk vazifesi tamamlandı mı? Gördüğünüz ölümler bunları hatırlattı mı hiç? İnsanoğlu
Bir türlü inanmak istemez yaşı ne olursa olsun başta kendine ölümü yakıştıramaz. Ne de olsa bir düzeni vardır. Acı tatlı olsa da yaşamak dünyada var olmak güzeldir. Oysa ölüm, tarih kadar eski ve hayat kadar gerçek.
Gün gelir, bir yakınını yada dostunun vefatını öğrenir. Bir an nasıl olur? Sorusunu yine sorar, sarsılır ilk duymanın verdiği etkiyle. Bir iki damla göz yaşı ve iyi insandı vesselam nidaları gelir, haklar helal edilir.
Ölüm geldiği anda bıçak gibi keser hayatı ve kapıldığımız gerçekliği. Ama ne var ki modern insan, ölümün ilk şaşkınlığını üzerinden atar atmaz ölenin cesedi bile soğumadan hayat yarışına kaldığı yerden devam eder.
Kimisi kabristandan daha ayrılmadan yarım kalan işlerini düşünür, kimisi de dönüş yolunda nerede yemek yiyeceğini… Anlayacağınız insan oğlunun muhasebesi cenazeyi defnedip o, yakını ebedi yolculuğa uğurlayana kadardır.
Zira Peygamberimiz (s.as) “Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız buyuruyor.” “Dünya hayatı sadece bir oyun, bir eğlence bir süs, aldatıcı bir metadan başka bir şey değildir.” diyerek bizlere öğüt veriyor. “He nefis ölümü tadıcıdır.” (Al-i İmran 185.Ayet) diyor.
Kısacası Müslüman ve dünya hiçbir zaman bütünleşmiyor. Allah Resulü’ nün Abdullah İbn Ömer’e yaptığı şu tavsiyeler bize dünyadaki rotamızı çiziyor.” Dünyada garip veya yolcu imiş gibi yaşa. Akşama ulaştığında sabahı bekleme. Sabaha ulaştığında da akşamı bekleme. Hastalandığın için sıhhatinden ve ölümün için hayatından istifade et. Vaktini boşa geçirme” (Buhari Rikak,3)
Önemli olan daha hayattayken ölümü kendi dünyamızda yaşamak…!! Mesela şu an vefat etsem hesap vermeye hazır mıyım? Amellerim beni kurtarabilir mi?
Namazlarım tam mı? Kulluk vazifemi yerine getirebildim mi? Gibi soruları daha hayattayken kendimize sormalıyız. Ve ölmeden önce ölüme hazırlanmalıyız. Böyle yapmaz isek iş işten geçmiş olur.