İstanbul’un tarihi dokusu, kozmopolit yapısı ve fırsatlar şehri olması, yıllar boyunca onu çekim merkezi hâline getirdi. Ancak, mega şehirde yaşamanın maliyeti son yıllarda oldukça arttı.

Kira, gıda, ulaşım gibi temel ihtiyaçların fiyatları hızla yükselirken, gelirler aynı oranda yükselmedi. 

Bu durum, birçok dar gelirli aileyi daha uygun yaşam koşulları arayışına itti ve sonuç olarak şehirden göçler yaşanmaya başladı.

Daha önce bu konuya değinmiştik; hatırlayan okuyucularımız olacaktır. 

Gündemdeki sıcaklığını korumasından dolayı bu yazımızda da İstanbul'dan göçün sebeplerini irdeleye devam edeceğiz.

1. Ekonomik Zorluklar: 

İstanbul, sunduğu imkânlarla ünlü olsa da yaşam mâliyeti açısından birçok kişinin belini büken bir şehir. 

Kira fiyatlarının ve temel yaşam giderlerinin yükselmesi, insanları İstanbul’un konforundan ferâgat edip daha uygun mâliyetli yaşam alanlarına yöneltiyor. 

Örneğin, orta gelirli bir ailenin İstanbul’da hem kira ödemesi hem de çocuklarını iyi bir okulda okutması zorlaşıyor. 

Bu nedenle insanlar ekonomik olarak daha uygun bir yaşamın peşinde Kocaeli, Trakya, Bursa veya Ankara gibi şehirlere taşınıyor.

2. Deprem Endişesi: 

İstanbul’un üzerinde sallanan en büyük tehditlerden biri, olası büyük Marmara depremi. 

Bu bilinç, özellikle depreme dayanıksız konutlarda yaşayan kesim için endişe kaynağı olmaktan öteye geçti. 

Bir yanda uzmanların sürekli yaptığı uyarılar, diğer yanda deprem simülasyonlarında çizilen olumsuz tablolar, İstanbul’dan çıkışı hızlandıran önemli faktörlerden biri. 

Depreme dayanıklı bölgeler ve sağlam zeminli şehirler bu açıdan daha çekici hâle geliyor.

3. Memlekete Dönüş: 

Şehir hayâtının stresi, gürültüsü ve kalabalığı, birçok insanı eskiyi, yani memleketindeki sâkin ve huzurlu yaşamı düşünmeye itiyor. 

Anadolu’da, memleketlerinde evleri olanlar ya da köy ortamına daha alışkın olanlar için İstanbul'dan ayrılmak, yalnızca ekonomik veya güvenlik nedenleriyle değil, psikolojik bir rahatlama ve aidiyet hissini yeniden kazanmak için de tercih ediliyor. 

Örneğin, Sinop’un doğası, Boyabat’ın yeşil alanları ve eski gelenekleri, göç edenler için yeniden keşfedilen hazineler oluyor.

4. Göçün Sosyal Etkileri: 

İstanbul’dan ayrılanların etkisi, sâdece bu şehirde değil, göç edilen bölgelerde de hissediliyor. 

Kocaeli ve Bursa gibi yakın şehirler, İstanbul’dan gelen yeni sâkinleri barındırmak için altyapılarını ve hizmetlerini gözden geçirme ihtiyâcı hissediyor. 

Bu şehirlerdeki ekonomik canlılık, bir yandan yerel halk için yeni fırsatlar yaratırken diğer yandan bazı sosyal gerginliklere de sebep olabiliyor.

Göç, İstanbul’un demografik yapısını ve şehir planlamasını da değiştiren bir süreç. 

Daha önce dolup taşan bazı semtler, nüfûsun azalmasıyla farklı bir dinamizm kazanabilir. 

Şehrin merkezinde boşalan konutlar ve ticârî alanlar, belki de daha uygun koşullarda yeni projelere kapı aralayabilir. 

Bu dönüşümün sürdürülebilir ve sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, hem İstanbul için hem de göç edilen şehirler için kritik önem taşıyor.

Sonuç olarak, İstanbul’dan göç dalgası sâdece bir kentsel hareketlilik değil; ekonomik, sosyal ve psikolojik bir değişim sürecinin göstergesi. 

İnsanlar, yaşadıkları yeri değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda hayâta ve güvenliğe dâir bakış açılarını da yeniden şekillendiriyorlar. 

İstanbul’un tarihindeki bu yeni dönem, toplumsal dinamikleri yeniden tanımlarken, bireylerin daha huzurlu ve güvende hissettikleri bir yaşam arayışını gözler önüne seriyor.