İnsanoğlu hep sahip olduğundan daha fazlasına meyleder. Her şeyde en iyisi olmayı, elindeki nimetlerin devamlılığını ve en ufak bir tökezle dahi karşılaşmamayı ister. Oldu da bir aksilik yaşadığında ise bugüne kadar sanki kendisine hiçbir nimet verilmemiş gibi bir tavra bürünür. Bu tavır şikayetin kapısını çalar ve ev sahibi olan nankörlük kişiyi içeri buyur eder. Kısacası demek istediğim şükürsüzlük şikayete, şikayet ise nankörlüğe götürür...
Şikayeti, üzeri örtülü bir çukura benzetirim. Tek bir adım nasıl ki tüm bedeni çukura düşürmeye yetiyorsa, tek bir şikayetin başlattığı bu süreç de aynı şekilde devamlılık kazanır. İşin garip tarafı insanda bu durum alışkanlık haline geldiği için, çukurun üzerindeki örtü misali farkına varılamıyor. Hal böyle olunca havanın sıcaklığından günlerin tekdüzeliğine kadar en basit durumlara dahi bir tahammülsüzlük çıkıyor günyüzüne. Oysa üzerimize zimmetliymiş gibi görmezden geldiğimiz o kadar çok şükür sebebimiz var ki yokluğu ile imtihan edilmeyinceye dek değerini anlayamıyoruz. Bu yazıyı okumaya yarayacak sadece bir çift göze sahip olmak bile, ömür boyu sürmesi gereken bir şükür sebebi. Ne insanlar vardır değil mi ufacık bir ışığı görebilmek için her şeyinden vazgeçebilecek... Şikayete şükür sansürü uygulanmazsa eğer bu hal kişiyi adım adım takvadan uzaklaştırır. Üstünlüğün bir ölçütü olarak bildiğimiz takvadan uzaklaşmak, muhtelif olumsuzluklara yol almakla denktir. Ve tabiki Allah'ın rızasını yavaş yavaş kaybetmekle...
Bu hususta polyannacılığı ve zaruri şikayetleri birbirinden ayıran çok ince bir çizgi vardır. Kişi o çizgide durmayı beceremezse eğer ya gereğinden fazla iyimserliğiyle hayat standartlarının dipte olmasını kabullenir yada her duruma karşı aşırı bir muhalefette bulunur. Olması gereken şükrü her daim gönül heybemizde barındırmaktır. Çünkü şükür hüküm sürdüğü insanın yüreğine hem huzur verir hem de rayında olmayan durumları halledebilme cesareti sağlar. Demem o ki ruhun toprağına şükür ekildiğinde kalpte huzur yürekte cesaret yeşerir. Şu Ahir zamanda nankörlük baltasının şikayet sapından tutup öldürmeyin o filizleri. Çünkü eminim hiçbiriniz takvadan uzak bir kalbin çalılığında dinlenmek istemez...