Geçtiğimiz günlerde değerli bir arkadaşım olan Eski İl Genel Meclisi üyesi Abdullah Batur beni telefonla aradı. İstanbul’dan arayan Sayın Batur bana; “Mustafa Abi senin bilebileceğini düşündüm. Hani Sinop’ta bir Vali hikayesi var. Bu hikaye de Mazhar Osman adındaki bir hoca; bir gün yardımcılarını etrafına toplamış, benim tedavi etmem için her ilden bir deli getirmenizi , Sinop’tan da tuttuğunuzu getirmenizi istiyorum” demiş. İşte Mazhar Osman’ın görevlendirdiği bu kişiler Sinop’a hangi gemiyle gelmişler?, buraya gelen gemi kaptan’ının ismini biliyormusun diye bana sordu?. . Bende Abdullah Batur kardeşime bu konuda bir bilgim olmadığını, ancak araştırma yapabileceğimi söyledim.
Ben bu konuda şunları söylemek istiyorum; Bu olay Sinop’ta uzun yıllardan beri anlatılır, bu ilde bu hikayeyi hemen hemen bilmeyen Sinop’luda yoktur. Ben Sinop’ta çıkan mahalli gazetelerde ve Facebook sayfamda bu olayı birkaç kez de yazdım. Anladığıma göre Görevliler o yıllarda Sinop’ta kara yolu olmadığı için buraya deniz yoluyla gelmişlerdir. Hikayede sabahın karanlığında iskeleye çıkan görevliler diye bahsedildiğine göre gelenler bir yük gemisi, veya bir şileple buraya gelmiş olabilirler. Yolcu gemisi daha çok akşam veya gündüzleri Sinop limanına geliyordu. Bu nedenle de gemi’nin veya kaptan’ının bilinmesi biraz zor gibi geliyor bana.
Bunun yanında Sinop iskelesinde sabahın köründe çubuklu pijamasıyla dolaşan kişiyi bazı kaynaklar vali, bazı kaynaklar Vali yardımcısı, bazıları da o günkü Vali beyin misafir kayınpederi olduğunu söylüyorlar. İskelede dolaşan kişi her kim olursa olsun sabahın köründe yalnız başına pijamasıyla dolaşmışsa bu kişi hocanın yanına gitmeyi hak etmiştir diye düşünüyorum.
Şimdi bu hikayeden bu kadar bahsetmişken, bunu duymayanlar için tekrar tamamını yayınlamazsak olmaz gibi geliyor bana. Şöyleki;
Mazhar Osman bir gün yardımcılarını etrafına toplamış; “ben Ülkenin bütün illerinden birer deliyi tedavi etmek için buraya istiyorum. Bu nedenle bana her ilden birer deli, ancak Sinop’tan da tuttuğunuzu getirin” demiş.
Yardımcıları bu işe pek akıl erdirememişler ancak patronlarının dediğini de yapmak durumunda oldukları için hepsi ‘peki’ demişler.
Daha sonra görevliler illere dağılıp her yerde patronlarının tarif ettiği kişileri aramaya başlamışlar.
Sinop’ta o yıllar kara yolu olmadığı için buraya gelen görevliler deniz yoluyla limanımıza gelmişler.
Sabahın erken saatlerinde Sinop liman’ına ulaşan görevliler iskeleye ayak bastıklarında karşıdan bir karaltının üzerlerine doğru yürüdüğünü, gezen kişinin de çubuklu pijama ile dolaştığını fark etmişler. Tabiiki görevli; iskelede sabahın köründe tek başına pijama ile dolaşan kişiye hemen sormuş; “Hemşehrim sabahın bu saatinde iskelede ne yapıyorsun? Sen ne işle meşgulsün” karşısındaki kişi ise tek bir cümleyle; “ben bu ilin valisiyim” demiş. Görevli; “bizim patron gerçektende haklıymış bir ilin valisi sabahın köründe pijamayla iskelede dolaşırsa diğerlerini düşünmek bile istemiyorum” diye hayıflanarak yanındaki görevlilere hemen emir verip iskeledeki adamı karga tulumba yakalayıp gemiye bindirmişlerdir.