MİT’in kucağında doğan, yine MİT sayesinde 12 eylül askeri darbesinden kurtarılarak, Suriye ve Lübnan’da uluslar arası sulara bırakılan Öcalan ve ekibi 1978 den bu tarafa aradan geçen otuz dört yılda, kadro, eylem ve politikalarını sürekli revize ederek konjonktürel gelişmeleri lehine çevirerek,otuz altı ülkede örgütlenmiş, dünyanın en tehlikeli ve acımasız örgütü haline gelmiştir.
Elbette ahtapot gibi neredeyse dünyanın her köşesine yayılan böylesine devasa bir örgütün sadece Abdullah Öcalan ve arkadaşlarının iradesiyle oluştuğunu söylemek, İmralı ve Kandil arasına sıkışmış bir örgüt gibi görmek akla ziyan bir yorum olur. Abdullah Öcalan ve arkadaşlarını aşan bir iradenin varlığı gün gibi aşikardır.
Onun için bu gün itibariyle PKK’nın artık bir Kürt sorunu yoktur, Kürt’lerin bir PKK sorunu vardır. Türkiye bu prangadan kurtulamadığı sürece büyük devlet olma niyet ve arzusu bir hayalden ibarettir. Son otuz dört yılda, elli binden fazla insanın hayatını kaybettiği, dört yüz elli milyar doların heba edildiği gerçeğini hatırlarsak sorunun ehemmiyeti daha iyi anlaşılmış olacaktır.
Tutkun Aktaş’ın yayın hayatına kazandırdığı Cem Ersever’e ait “Şam’daki Kemancı” isimli kitapta Baki Karer’in şu tespiti dikkat çekicidir. Abdullah Ankara’da gruba kazandırdığı pilot Necati Kaya isminde biriyle Kürdistan’a gelerek bir süre gezdikten sonra çalışma yapacağı yeri tespit edeceğini söyler. Ağrı’ya geldiğinde Pilot’u çok eskiden tanıyanlar teşhis eder ve bu kişinin ajan olduğunu belirtirler. O zaman Pilot hakkında toplanan bilgiler tarafımda Abdullah’a ve grubun diğer yöneticilerine iletildi. Abdullah bu kişinin ajan olduğunu kesinlikle reddetti ve Antep e geldiğinde urfa’ da çalışacağını açıkladı ama, iki ay sonra bir takım sebepler yaratarak tekrar Ankara ya döner. Ankara da Pilot’la birlikte tuttuğu bir evde kalmaya başlar.
PKK nın kuruluş yıllarında Öcalan’ın yanından ayırmadığı pilot Necati MİT mensubuydu. Öcalan’da bunu biliyordu. Harbiyeli bir grubun, sıkıntılı olduğu bir dönemde öcalana ev sahipliği yapmasıda tesadüf değildir .Öcalan’ın o günlerde
Diyarbakır da ki en yakın dostlarından biride emekli bir astsubay olan Enver Polat’tır.
Ergenekon operasyonu kapsamında sanık Hikmet Çiçek’ten ele geçirilen 3 haziran 2000 tarihli ve ‘’provakasyon mektubu’’ başlığını taşıyan belgede, Pilot Necati’yle ilgili önemli iddialar mevcut. Belgeye göre Abdullah Öcalan’ın avukatıyla görüşen özel kuvvetler komutanlığında çalışan bir görevli PKK’nın kuruluşunda Öcalan’a Pilot Necati aracılığıyla 10 milyon lira verildiğini, Öcalan Türkiye ye getirilirken uçakta gözünü açınca ‘’memlekete hoş geldin’’diyen görevlinin Pilot Necati’nin olduğunu
Öcalan yıllar sonra para transferini anlatırken Pilot Necati’nin bu paraları örtülü ödenekten getirdiğini itiraf etmiştir.
12 Eylül 1980 öncesi terör eylemleri artınca Ali Yıldırım Ankara’ya taşınarak çalışmalarını burada sürdürdü. Ali Yıldırım ve kızı Kesire’yi Karakoçan’dan tanıyan Şevket Özcan iş için Ankara’ya gittiğinde Ali Yıldırım’ı MİT binasında buldu. Sohbet sırasında içeriye Abdullah Öcalan girdi. Ali Yıldırım Öcalan’ı işaret ederek Şevket Özcan’a, bizim Kesire’nin nişanlısı dedi.
Öcalan da Kesire Yıldırım’ın nişanlı olduğu dönemde MİT binasında Ali Yıldırım’ın yanında gören Şevkte Özcan PKK hareketi ilk aşamada ‘’APOCULAR’’ olarak tanınıp eylemlere başlayınca, Öcalan’ın fotoğraflarını görünce arkadaşlarına yahu ben bu adamı mitte gördüm diye anlatmıştı.
O yıllarda genetik kodları asker tarafından belirlendiği için MİT yıllarca genelkurmayın alt unsuru gibiydi.
Döşedikleri mayınların yerlerini unutup veya haritasını kaybedip onlarca askerin şehit düşmesine yol açan kimi subaylar gibi Öcalan’a rol yükleyenler kontrol mekanizmasını kaybetmişler ve iş çığırından çıkmıştır.
KAYNAK ESERLER:Kürt Ergenekonu, Şamil Tayyar
Şam’daki Kemancı,Tutkun Aktaş
Kürt Dosyası, Uğur Mumcu
Kürt Kapanı, Murat Yetkin
Derin PKK, Ömer Lutfü Mete
- - - - -