1974 yılındaki Kıbrıs çıkarması Türkiye üzerinde yapılan bütün hesapları altüst etti ve kartlar yeniden karıldı. Uluslar arası güç odaklarının devlet içindeki uzantılarıyla ortak operasyonlar başlatıldı. Türkiye’yi kaosa sürükleyen şiddet eylemlerinin bu tarihten sonra olabildiğince yoğunlaştığını görebiliyoruz. Uluslar arası arenada Türkiye’ye uygulanan ekonomik ambargo kararının yanı sıra 1975 yılından itibaren Ermeni ASALA terör örgütü sahneye çıkıp Türk diplomatlarına karşı kanlı saldırılarına başladı. ASALA en büyük desteği Kıbrıs çıkarması sebebiyle çok kızgın olan Yunan Rum kesiminden gördü. Amerikan destekli NATO operasyonu olan 12 eylül askeri darbesinden sonra Türkiye’nin dış politikası yeniden kurgulanırken ASALA da miadını doldurmuştu. Türkiye’nin ayakları üzerinde durur hale gelmesi Amerikan dış politikası bakımından elzemdir.
1979 yılının sonunda Rusya’nın Afganistan’ı işgali, Humeyni’nin Şah Pehlevi’yi devirmesi, İran ırak savaşı, İsrail’in Lübnan topraklarını işgali, Suriye’nin İran’la stratejik işbirliği anlaşması imzalaması gibi Türkiye’nin çevresinde meydana gelen krİtik gelişmeler, Türkiye’nin bölgesindeki stratejik önemini artırmaktaydı.
Ayrıca ASALA’NIN; Atina, Roma, Paris gibi Avrupa’nın önemli merkezlerinde gerçekleştirdiği kanlı eylemler batı kamuoyunun tepkisini çeker olmuştu. ASALA’NIN Türkiye ile hesabını kendi topraklarında görmesini istemiyorlardı.
12 Eylül darbesinden sonra ASALA’YI bitirmek için Abdullah Çatlı gibi ülkücü kökenli bazı isimlerle kurulan imha timlerini yürüttüğü operasyonların başarısı elbette küçümsenemez. Ancak ASALA’NIN tarihe gömülmesi, arkasındaki uluslar arası iradenin devreden çıkmasının sonucudur.
ASALA’YI tarih sahnesinden çekerken ihtiyaç duydukları başka bir enstrümanı piyasaya sürüyorlardı. Bu bağlamda PKK’ yı zaten çoktan keşfetmişlerdi. Batılı istihbarat örgütleri o tarihlerde Rusya, Suriye, İran arasında top koşturan PKK’ ya el attılar. 1983-1984 yıllarında ermeni asala terörü bitirildi hemen ardından PKK terörizmi başlamış oldu.
MİT’le sahne alan örgüt KKB (Rusya) kontrolünde, El- Muhaberat (Suriye) ve SAVAMA’NIN (İran) kucağında büyüdü. Gençlik ve olgunluk çağında ise CIA (Amerika), MOSSAD (İsrail), M16 (İngiltere) ,BND (Almanya) gibi çok sayıda istihbarat örgütüyle tanışıp iş birliği yapmıştır.1978 yılında MİT içindeki bir grubun finansman ve lojistik desteği ile PKK ve onun kurucusu olan Öcalan Kürt sorununun idealinden uzaklaşarak Türkiye düşmanlığı paydasında her ülkeyle iş birliğini stratejik amaç olarak belirledi. Özellikle PKK’nın derin unsurların siyasete yönelik balans ayarı yapmak üzere kullandığı enstrüman haline geldi.
Öcalan’ı aşan uluslar arası irade örgüt üzerinde egemen hale geldi. Bir başka ifade ile PKK iflah olmaz şekilde Global ERGENEKON’UN kontrolüne girmiş oldu.
Başlangıçta kontrol altında olan, 12 eylül darbesinden sonra MİT’ten bağımsızlığını kısmen ilan eden, ancak zaman içerisinde çok sayıda yabancı istihbarat örgütünün kucağında serpilip büyüyen PKK ulaştığı sonuç itibarı ile çok uluslu bir şirketi andıran yapıdadır. Herkesin elinin içinde bulunduğu, istenildiğinde karıştırabildiği çoğu zaman başa bela ve Kürt meselesinin istenmeye çocuğudur.
PKK’ nın bu kadar geniş bir alanda örgütlenebilmesinde uluslar arası camianın Kürt sorununa sempatik bakmasından öte uluslar arası konjektürünün ve hesapların önemli payı olmuştur.
Yeni dönem PKK’nın CİA ve MOSSAD ile daha sıkı çalıştığı bir dönem oldu. Özellikle İsrailli subaylar PKK kamplarında eğitmen olarak çalıştı. ABD silah yardımı yaparken aynı zamanda teknolojik alt yapısını kurdu.
Reşadiye ve İskenderun baskınları PKK’ NIN içinde İsrail derin devletinin de yer aldığı global ERGENEKON’A hizmet olarak sergilendi. Kandil ve diğer kamplarda PKK’lılara askeri eğitim veren İsrail silah ve mühimmat desteğinin yanında her türlü kaynağı temin ederken anlık istihbarat paylaştı. Dağlıca ve Aktütün gibi sınır karakolları baskınlarında İsrail’in verdiği lojistik destek etkili oldu.
Başlangıçta örgütün kuruluş aşamasında cam suyu olan derin yapı zamanla kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalıştı. Bu ilişki biçimi terörü sonlandırmaktan ziyade siyaset kurumu üzerinde ki askeri vesayeti güçlendirme niyeti ve statükonun aracı olarak kullanıldı.
- - - - -