Anadolu coğrafyasının ortasında bulunan Ankara'nın doğuya açılan kapısı olan Elmadağ ve Hüseyingazi Dağı arasındaki geniş vadi, yüzyıllar boyunca yayaların patika yolları ve kervanların güzergâhı olmuştur. Sonraki dönemde ise demiryolu ve kara yolu, doğuyu batıya bağlamıştır. Doğuda üretilen mallar, ilim ve irfanla beraber batıya taşınırken; batının kültürü, bilgisi, teknolojisi ve sanayisi de doğuya geçmiştir. Bu süreçte, öncelikle Ankara, batı ile doğunun harmanlandığı bir yer haline gelmiştir.

      Ankara'nın tarihi, Bronz Çağ'da Hitit medeniyetine kadar götürülebilir. Sonrasında Ankara sırasıyla MÖ 2000'de Hititler, MÖ 1000'de Frigyalılar, ardından Lidya, Persler, Makedonya, Galatya, Romalılar, Bizanslar, Selçuklular ve Osmanlılar'ın hâkimiyetine girmiştir.

      Elmadağ ve Hüseyingazi Dağı'ndan inen derelerle beslenen temiz su kaynaklarıyla ünlü Mamak bölgesi, Lalahan'dan Ankara Kalesi'nin eteklerine kadar uzanan geniş vadideki meyve ve sebze bahçelerini, üzüm bağlarını sulamıştır. Aynı zamanda, Hatip Çayı'nın coşkun suları boyunca kurulan onlarca değirmen, tüm bölgenin tahılını uzun yıllar boyunca öğütmüştür. Ankara'nın içme suyu ve hamamlarda kullanılan su, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemine kadar bu bölgeden sağlanmıştır.

      Anadolu'nun Türkler tarafından fethedilmesiyle birlikte, Türk obaları birer birer Mamak'ın şimdiki köy ve mahallelerine yerleştirilmiştir. Bölgedeki isimlerin tamamına yakını, Türk obalarından alınmıştır. Bazı mahalleler ise yetişen sebze ve meyvelerin isimleriyle anılmaktadır.

      Moğol saldırılarıyla sarsılan Anadolu, Ankara'yı da etkilemiştir. Kırk yıl Moğol egemenliğinde kalan Ankara'da, daha sonra Ahi egemenliği hüküm sürmüştür. Aynı dönemde, bugünkü Mamak bölgesi "Ahi Mamak" olarak teşkilatlandığı ve hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur.

      Cumhuriyetle birlikte Ankara'nın başkent oluşuyla, devlet ve hükümet mensuplarının gelmesi ve Anadolu'nun hemen tüm şehirlerinden göç almaya başlaması, Ankara'da yeni yerleşim alanlarının açılmasına, ticaretin ve orta ölçekli sanayinin gelişmesine zemin hazırlamıştır. Küçük bir Anadolu şehri olan Ankara, böylece büyük metropoller arasına girerek dünya şehri olmuştur.

      Ankara'nın doğu kapısı olan Samsun Yolu boyunca, İç, Orta ve Doğu Anadolu'dan Cumhuriyet'in ilk yıllarında başlayan göç hareketi, 1950'li yıllardan sonra hız kazanmıştır. Yeni sakinler, güzergâh boyunca sağlı sollu iç kısımlara doğru yerleşmişlerdir. Geldikleri memleketlerden kültürlerini ve geleneklerini kıt imkânlarla, derme çatma mekânlarda (gecekondu) sürdürmüşlerdir. Evlerinin bahçelerinde mevsime göre az da olsa sebze ve meyve yetiştirirken, her yıl kışlık yiyeceklerini de köylerinden hazırlayıp getirirlerdi. Maalesef, Mamak Cumhuriyet'in ilk yıllarında imar planlaması yapılmayan onlarca semt ve mahallenin oluştuğu, binlerce nüfusun barındığı, ancak devlet kurumlarının, üniversitelerin, sağlık kuruluşlarının ve sanayinin olmadığı bir bölge olmuştur.

      Bölgenin plansız yapılaşmasının yanı sıra, uzun yıllar boyunca Ankara'nın çöp ve atıklarının toplandığı alanlar ve meşhur askeri cezaevinin burada bulunması, olumsuz bir algıya yol açmıştır. Özellikle bölgenin engebeli yapısından dolayı, imar planlarının coğrafi durum düşünülmeden yapılmış olması, ulaşım yolları ve binaların kurulumu yaşamı zorlaştırmıştır. Sonraki yıllarda, bölgede oturmayı düşünen orta ve alt gelir grubundaki aileler için merkeze ve işyerlerine ulaşım seçeneklerinin fazla ve kolay olması tercih konusu olmuştur. Aynı şekilde, ulaşım olanakları ve uygun fiyatlı konutlar, üniversite öğrencileri için de tercih edilen bir bölge olmasını sağlamıştır. Bugün, siyasette, bürokraside ve akademide yetişmiş, görev almış birçok insanın öğrencilik yıllarında yolu Mamak'tan geçmiştir.

      Tarihten bugüne kadar birçok güzellik ve tercih edilen değere sahip olan, aynı zamanda yeni planlamalar için geniş bir bakir coğrafyaya sahip bu bölgenin kurumsal adı "Mamak" ilçesidir. Ahi Mamak'tan gelen bu isim, ilçe olmadan önce bugün Hüseyin Gazi Mahallesi ve çevresinde bulunan Altıağaç, Karaağaç, Bahçeleriçi, Harman mahalleleri ve kısmen Bahçelerüstü, Hürel, Misket mahallelerini kapsayan Mamak semtinin adıdır.

      1983 yılında alınan bir kararla, Ankara'da merkez ilçelere Mamak ilçesi de dâhil edilmiştir. İmrahor, Türközü, Topraklık, Dikimevi, Siteler, Hüseyin Gazi, Lalahan, Kutludüğün ve Elmadağ ile bir hat çizilerek sınırları belirlenen Mamak ilçesinde; Kayaş–Sincan banliyö tren hattı, Hüseyin Gazi Türbesi, Ali Kuşçu Gökbilim Merkezi, Kıbrıs Kanyonu, Elmadağ, Tarihi Kayaş Tren İstasyonu, Tarihi Odabaşı Köyü ve Bayındır Barajı (Mavi Göl) gibi önemli mekânlar ve bölgeler bulunmaktadır.

      Son yıllarda, Samsun Yolu hattında savunma sanayi alanında önemli yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Uluslararası Hayvancılık Araştırma ve Eğitim Merkezi, Lalahan Mahallesi'nde yer almaktadır. Ayrıca, Gökçeyurt Mahallesi'nde Ekoköy projesiyle şehir ve köy için örnek tarım uygulama modeli çalışmaları yürütülmektedir.

      Nenek, Ortaköy, Kutludüğün ve Kızılca köylerinde yapılan kazılarda bulunan tarihi buluntular, bu bölgelerin çok eski çağlara dayanan yerleşim yerleri olduğunu göstermektedir. Eski taş ve toprak damlı evlerinden hâlâ ayakta olanlar mevcuttur. Şehrin bu kadar yakınında ve şehrin sağladığı bir takım olanaklara sahipken, hâlâ geleneksel köy yaşantısını sürdüren bu köyler, hayvancılık, tarım, geleneksel ekmekler, yemekler ve kıyafetleriyle kadim kültürümüzü yaşatmaktadır.

      Bir zamanlar banliyö tüneli olarak inşa edilmiş olan güzergâhın değişmesiyle kullanılmayan tünel, sanatseverler için Sanat Merkezi olarak hazırlanmıştır. Rahmetle ve minnetle andığımız şehitlerimizin kabristanı "Şehitlik", Mamak ilçesi sınırları içerisindedir.

      Mamak ilçemizin sınırları içerisinde bulunan değerli ve tarihi kurumlarımızdan biri de, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan Musiki Muallim Mektebi'dir. Bu okul, sadece ilk müzik öğretmeni okulu olmakla kalmamış, aynı zamanda Türkiye'deki ilk eğitim kurumlarından biridir. 1924 yılında kurulan Musiki Muallim Mektebi, 1936'dan sonra genç Cumhuriyet için sanatçı yetiştirmek amacıyla 1983 yılına kadar Ankara Devlet Konservatuvarı olarak da hizmet vermiştir. Bugün tanınmış sanatçılarımızın çoğu, bu müstesna kurumda öğrenci veya eğitmen olarak bulunmuşlardır.

      MEBS Okulu ve Eğitim Komutanlığı ile diğer birkaç askeri birlik, Mamak ilçesi sınırları içerisindedir. Bugün Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak hizmet veren tarihi yerleşke, 1900'lü yılların başında askeri amaçlı olarak inşa edilmiş ve Kurtuluş Savaşı yıllarında süvari kışlası olarak kullanılmıştır.

      Anadolu'nun manevi mimarlarından Seyyid Hüseyin Gazi Hazretleri'nin türbesi, Mamak sınırları içerisinde, Hüseyin Gazi Dağı'nda bulunmaktadır. Evliya Çelebi'nin 1648 yılında Ankara'ya gelerek türbeyi ziyaret ettiği ve Yasin okuduğu Seyahatnamesi'nde yer alır. Evliya Çelebi'ye göre Battal Gazi’nin babası Seyyid Hüseyin Gazi, İmam Hüseyin soyundan olup Anadolu'nun fethi sırasında şehit düşmüştür.

      1898-1998 yılları arasında yaşayan Hacı Ahmet Kayhan Efendi, Cumhuriyet dönemi sufilerindendir. Malatya'nın Pötürge ilçesinin Mako köyünde doğmuş, Nakşibendiyye'nin Hâlidî Samîni koluna bağlı olarak tasavvufi eğitimini sürdürmüştür. Türbesi, Mamak'ın Kızılca köyünde bulunmaktadır.

      Mamak ilçesi, 700.000'i aşkın genç nüfusuyla Ankara'nın en büyük ilçelerinden biridir ve elliden fazla ilden daha büyük bir nüfusa sahiptir. Ayrıca, 40'tan fazla ilin giriş kapısı konumundadır. Türkiye'nin ve dünyanın geleceğinde iz bırakacak potansiyele sahip olan Mamak için daha güçlü altyapı, daha fazla spor tesisi, kültür merkezi, kütüphane, gençlik merkezi ve bilim merkezi gerekmektedir.

      Umarım insanların zihnindeki Mamak algısı kısa sürede olumlu yönde değişir ve işitme engellilerin işareti de mutlu kenti tarif eden bir simgeye dönüşür. Bu değişim, Mamak'ın fazlasıyla hak ettiği bir sonuç olacaktır.

    Mehmet Düğmeci Şubat 2025