Sinop Şehri, Anadolu’nun Kuzey yönde uç noktası olan İnce Burun’a doğu yönde bağlanan Boztepe Burnu berzahında bir kale şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönde gelişmiştir.
Yine tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzey-doğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ’da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan kullanılamaz hale gelen bu limanı berzah’ın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Selçuklular döneminde kapatılmıştır..
(Kanal 8-10 metre genişliğinde yapılmış olup, Güzergahı; Arka deniz tabir ettiğimiz sahilden Sinop Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Sinop Şoförler ve Otomobilciler Kooperetifi, Eski Cezaevi’nin hemen altından geçen yol boyunca devam edip Tarihi Cezaevinin Sahilinden İç limana uzanan bir kanaldı..
Yarımadanın güney yönündeki iç liman ise rüzgarlara kapılı konumuyla ve sakin deniziyle güney Karadeniz’in en önemli limanıydı…Bu özelikleri yüzünden “Akdeniz “ ismini almıştır. Sinop’un üç tarafı denizlerle çevrili olması, şehrin etrafının kalelerle çevrili bulunması, doğudaki yarımada yamaçlarının sarp ve yüksek kayalarla bezemiş olması nedeniyle dış güçler tarafından buranın zapdedilmesi imkansız olmuştur.
Antikçağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesiyle bölgenin en önemli askeri üstlerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskınından sonra kaybetmeye başlayan kent, sur dışına, güney doğu yönde azınlık yerleşmeleriyle, batıya doğru ise yönetim ve eğitim gibi kamu hizmetleri yerleşmesiyle çıkmıştır.
Şehir yerleşiminde, Yenimahalle yüksek gelirli memurların, Cami-i Kebir Mahallesi zengin tüccar, serbest meslek sahibi esnaf ailelerinin, Gelincik mahallesi ise taşradan yeni gelmiş olanların yerleştikleri alanlardır. Batıda Gelincik, kuzeydoğuda İncedayı ve kefevi, doğuda Ada mahalleleri düşük gelirli grupların yerleşim yerleriydi…
Yine tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzey-doğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ’da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan kullanılamaz hale gelen bu limanı berzah’ın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Selçuklular döneminde kapatılmıştır..
(Kanal 8-10 metre genişliğinde yapılmış olup, Güzergahı; Arka deniz tabir ettiğimiz sahilden Sinop Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Sinop Şoförler ve Otomobilciler Kooperetifi, Eski Cezaevi’nin hemen altından geçen yol boyunca devam edip Tarihi Cezaevinin Sahilinden İç limana uzanan bir kanaldı..
Yarımadanın güney yönündeki iç liman ise rüzgarlara kapılı konumuyla ve sakin deniziyle güney Karadeniz’in en önemli limanıydı…Bu özelikleri yüzünden “Akdeniz “ ismini almıştır. Sinop’un üç tarafı denizlerle çevrili olması, şehrin etrafının kalelerle çevrili bulunması, doğudaki yarımada yamaçlarının sarp ve yüksek kayalarla bezemiş olması nedeniyle dış güçler tarafından buranın zapdedilmesi imkansız olmuştur.
Antikçağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesiyle bölgenin en önemli askeri üstlerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskınından sonra kaybetmeye başlayan kent, sur dışına, güney doğu yönde azınlık yerleşmeleriyle, batıya doğru ise yönetim ve eğitim gibi kamu hizmetleri yerleşmesiyle çıkmıştır.
Şehir yerleşiminde, Yenimahalle yüksek gelirli memurların, Cami-i Kebir Mahallesi zengin tüccar, serbest meslek sahibi esnaf ailelerinin, Gelincik mahallesi ise taşradan yeni gelmiş olanların yerleştikleri alanlardır. Batıda Gelincik, kuzeydoğuda İncedayı ve kefevi, doğuda Ada mahalleleri düşük gelirli grupların yerleşim yerleriydi…