Boyabat Belediyesi’nin ev sahipliğinde geleneksel olarak her yıl Ekim ayında düzenlenen panayırla ilgili resmi web sitesinde yer alan şu bilgilere, önceki yazımızda bıraktığımız yerden, devam ediyoruz.
“Boyabat Panayırı'nın ekonomik yönünün yanında toplumsal yönü de ön plana çıkmaktaydı. Panayır, genç kız ve delikanlıların birbirlerini gördükleri, beğendikleri bir görüşme yeri niteliğindedir. Panayırın ilçenin tanıtımına ve esnafların mallarını satmasına katkısı büyüktür. Bu anlamda ilçenin tarihî ve turistik yerlerin tanıtılması için çeşitli stantların kurulması, broşürlerin basılması etkili olmaktadır. Geçmişte organize edilen panayırlara nazaran günümüzde tertiplenen panayırın bir festivale dönüştürülme gayretleri gözle görülür bir gerçektir. Özellikle ünlü sanatçıların davet edilerek konserler verilmesi bunun tipik bir örneğidir.
Değişen ve gelişen dünyada milletlerin birçoğu yerelliği ön plana çıkarma çabası içine girmişken, asırlar öncesinden günümüze kadar gelmiş olan Boyabat Panayırı'nın tarihî ve kültürel dokusunun korunarak gelecek nesillere aktarılacaktır.
Her ne kadar değişimin önüne geçmek veya değişimi engellemeye çalışmak mümkün değilse de Boyabat Panayırı'nın yerel renklerini kaybetmeden zenginleştirilmesi; asırlara dayanan bir geçmişe sahip bu önemli panayırın önce ulusala, daha sonra da küresele taşınması amaçlanmaktadır.
Türk spor tarihinde zengin bir geçmişe sahip olan Ata sporumuz güreş; bir asrı aşkın mazisi ile insanların buluşmalarına ve kaynaşmalarına vesile olan Boyabat Panayırı ile özdeşleşmiştir. Boyabat Belediyesi Yağlı Pehlivan Güreşleri adı altında, Ekim ayının üçüncü haftasında yapılmaktadır. Kırkpınar Baş Pehlivanlarının katılımıyla gerçekleştirilen Boyabat Yağlı Pehlivan Güreşleri, bölgenin en büyük spor organizasyonlarından biridir.”
Yazımızın başlığı her ne kadar Boyabat Panayırı olsa da “Boyabat Yağlı Pehlivan Güreşleri”, panayırı tamamlayan önemli organizasyondur.
Dünyayı sarsan pandeminin meydana getirdiği kısıtlamalar ve kontrollü sosyal hayat, yaşanmaya başlanan ekonomik sıkıntı yağlı pehlivan güreşlerine de yansıdı. Kırkpınar başpehlivanlarının katılımıyla gerçekleştirilen ve televizyon kanallarından canlı olarak yayımlanan spor etkinliği 2020 yılından bu yana maalesef yapılamıyor.
Bölgedeki haber kaynaklarından öğrendiğimize göre bu sene 500’e yakın esnaf panayır yerinde irili ufaklı çadır kurmuş, satış stantları oluşturmuş. Çoğunun giyim üzerine olduğu söylendi.
Eskiden böyle değildi panayır. O devasa alan yani “panayır yeri” dolup taşardı. Yerli ve yabancı vatandaşların akınına uğrar Panayır Caddesi bir nev’i insan seline dönüşürdü. Şehir merkezinden panayıra gidenler için ticari taksiler dolmuş hizmeti verirlerdi.
Bölgenin gelir kaynaklarından olan pirinç, sırık kebabı, yapı malzemelerinden tuğla ve kiremit, orman ürünleri, canlı hayvan alım ve satım ticareti yoğun ilgi görürdü. İlçenin tanıtımı ve ekonomisi açısından önem taşırdı. Boyabat, kendi ürünlerini bu etkinlik aracılığıyla diğer şehirlere pazarlayan bir şehirdi.
Çevre illerden ve uzak şehirlerden gelenlerin yanı sıra kasaba esnafı da yoğun ilgi gösterirdi. Otellerde yer kalmaz, lokantalar müşterilerle dolardı. Peki, şimdi öyle mi?
Bir asırdan fazla mazisi olan Boyabat Panayırı artık ilçenin tanıtımına ve ekonomisinin kalkınmasına katkı sağlayamıyor. Söylemeye dilim elvermiyor ama yazmadan da geçmek olmuyor maalesef bölge ekonomisi can çekişiyor. Herkes biliyor ki istihdam sorunu hat safhada. Sanayicisi, çiftçisi, esnafı çok dertli.. Hayat pahalılığı ise herkesin ortak sıkıntısı.
Nedense yerli ürünlerimizi markalaştıramadık. Tarihi Boyabat Panayırı’nı aynı zamanda “Pirinç Festivali”ne dönüştüremedik. Yöremize ait olduğunu her fırsatta dile getirdiğimiz Sırık Kebabı, Kuyu Kebabı için küçükbaş hayvan besiciliğini geliştiremedik. Gazidere Domatesi’ni tanıtamadık, üretim alanını genişletemedik. İhtiyaç duyulan küçükbaş hayvanlar komşu ilçelerden tedarik ediliyor. Tuğla ve kiremiti ülkemizin her bölgesine pazarlayamadık. Kereste atölyelerimizi büyütüp mobilya çeşitlerinin üretildiği fabrikayı kuramadık…
Boyabat Panayırı ve Yağlı Pehlivan Güreşleri yeniden ele alınmalı, geliştirilmeli, zenginleştirilmeli ve yöresel ürünlerin tanıtıldığı ve pazarlandığı bir festivale dönüştürülmelidir. Hem de vakit kaybetmeden!