Allah insanı yaratmış ve onun varolmasını isteyerek ona yeryüzünü imar edecek bir misyon tayin etmiş, sorumluluk yüklemiştir.İnsanoğlunu, verilen üstün özellikler ve ilahi yetenekler yaratılış gayesini unutarak şımartmış, sahip olması gereken çizgiden çıkararak kendisini yok edecek tehlikelerin eşiğine getirmiştir.İnsanlığın günümüzdeki varoluşunu sağlayan sistem, Allahın Resul ve Nebileri vasıtası ile müdahalesi sonucu oluşmuştur.İnsanın tercihlerini arzuları yönünde belirleme ve doğasındaki hükmetme eğilimi onu mevcut sistemi istismar ve çizgisini kendi yönünde değiştirecek hilelere sevketmiştir.İşte bu hilelerin en büyüklerinden biride Kurban ibadetinin anlam ve yerine getiriliş biçiminde meydana gelen sapmadır.Kurban, verilen ince mesajların anlaşılması ve oluşların yerine oturması açısından belirlenen hayvanın boğazlanması iken zaman içerisinde Allahı tanıma biçiminin özünden kopması ile İnsanın boğazlanmasına dönüşmüştür.Bu sapma hanif dinin temsilcisi, akletme ve sorgulama tarzının orijinal örneğini oluşturan İbrahim ve oğlu İsmail arasında geçen malum kıssa ile tekrar düzeltilmiştir.
Kurbanda göze çarpan belirgin olay, bir canlının hayatına (Allah önerdiği için) son verilmesidir.Kurban edilecek hayvanı Allah emrettiği için kesme fikri ve kararlılığı o hayvanı kesmekten çok daha önemlidir.Bu,(Allahu alem) kurbanın eylem sürecinde Allahın razı olacağa ana aşamadır.Eylem biçiminin gerçekleşmesi anında insanın ölümün tüyler ürpertici haline şahit olması, çok kısa süre içinde bir hayvanı hem canlı özellikleriyle kıpır kıpır hemde öldükten sonra sanki biraz önce canlı olan o değilmiş gibi bir hali gözlemlemesi karşısındaki sükut-u hayali, hayat ve ölüm hakkında derin bir tefekküre itmesi açısından dikkate değerdir.Hayat ve ölümün Allahın bakılmasını istediği açıdan bakılarak gözlemlenip yorumlanması, Allahın nasıl yaşamamızı istediğini anlamamızın atölyesini oluşturur.Hayatı ve ölümü arzu ve isteklerini gerçekleştirecek saha olarak yorumlayanların sulh ve esenlik anlayışları ile kurban eyleminin verdiği mesajları kavrayan zihnin sulh ve esenlik anlayışları arasındaki değişikliği bu açı farkı oluşturur. .Bu yönüyle Kurban; müslümanların yaşama dair psikolojilerini düzenlerken,yaşam biçimini tayin eden kriterlere ilişkin zihni altyapıyı da besler.Hayat ve ölümü kısa bir an’a sıkıştırarak gözlemleten bu muhteşem eylem, insanı fıtratında saklı temel problemlerin çözülmesini sağlayarak gelinen ve gidilecek yerin sahibine yöneltir.
Kurbanın insanı yönelttiği bu derin tefekkürün dışında verdiği en önemli mesajlardan bir başkası da; kişinin Rabbine tam bir teslimiyet ile yönelişinde boğazladığı şeyin, özünde; kişinin kendi arzu ve istekleri olduğu gerçeğidir.Öyle ki,boğazladığı canlı ile kurduğu empatide şöyle der:’’Ben seni, seni de beni de yaratıp farklı misyonlar yükleyen Rabbimin emir ve teklifi ile kurban ediyorum.Eğer Rabbim, Kurban olmak için beni seçseydi, ben ona da razı olurdum.’’
Geleneğin, Vahyin mesajını örttüğü bu karanlık dönemde, Cenab-ı Allahtan, bütün Müslümanları ibadetlerindeki derinliği kavrayarak gerçekleştirme bilinci içinde Kurban Bayramı bahşetmesini diliyorum.