Bireyde meydana gelen oldukça kalıcı, izli davranış değişikliğidir öğrenme.
Günümüz dünyasında bilgiler hızla çoğalmakta ve aynı hızla da eskimektedir.
Bugün temel eğitimini tamamlayan bir birey, Orta Çağ bilginlerinin sahip olamadığı sofistike bilgilere sahiptir.
Ancak, bilmek ve uygulamak arasındaki farkı gözden kaçırmamak gerekir.
Soyut bilgilerin, somut durumlara uyarlanarak kalıcı hale getirilmesi, yaparak yaşayarak öğrenilmesidir uygulama düzeyi öğrenme.
Çağımızın gerektirdiği uzmanlaşma ihtiyacı bireyin farklı alan becerilerine yönelik yeterliliklerini geliştirmesini kısıtlamıştır.
Şöyle ki; geçmişte insanlar, marangozluk, demircilik, nalbantlık, balıkçılık, el sanatları gibi mesleklerin birkaçının becerilerine aynı anda sahip olabiliyor, bunun yanında özgün mesleğini de yürütebiliyorlardı.
Bu da insanın nasıl komplike bir varlık olduğunu ve ihtiyaç halinde birçok beceriyi aynı anda nasıl gerçekleştirebileceğini gösteriyordu.
Günümüz insanı, farklı alanlarda ki becerilerinin bir çoğunu geliştiremeyip, sadece tek alanda uzmanlaşarak bu komplike yapısını sanki kaybetmektedir.
Bu durum bireyi hayatta karşılaştığı küçücük problemler karşısında bile aciz duruma düşürebilmekte, kişiyi başta psikolojik sorunlar olmak üzere birçok sorun alanı ile mücadele etmek zorunda bırakmaktadır.
Oysa insanın karşılaştığı problemlere çözüm üretebilme gücü varlığının teminatıdır.
Bu yüzden; çocuklarımıza temel yaşam becerilerini kazandırmak, onların gizil güçlerini açığa çıkarmak ve geliştirmek zorundayız.
"Çocuklarımızı geleceğe değil hayata hazırlamalıyız."
Zira, onları nasıl bir hayatın beklediğini bilemiyoruz.
Gelecekte öngörülemeyen bir hayat ile karşılaştıklarında neler yapabileceklerini onlara kazandırarak, daha güçlü bireyler haline getirmeliyiz ki yaşam kaliteleri devam etsin.
Sağlıcakla kalın...